Social Icons

twitterfacebookgoogle pluslinkedinrss feedemail

15 Eylül 2016 Perşembe

Bisiklet ve Yeni Dünya Düzeni


 Herkese kocaman merhabalaaaaaaar.

 Başlığı okuduğunuzda "İlluminati de mi bisikletin içine girdi?" Tarzında sorular sorabilirsiniz ama iş sandığımızdan daha karmaşık ve basit.

 Minareyi çalan, kılıfını hazırlar. Buna benzer bir sürü söz var. Oyunu kurallarına göre oynamak vs. Hayat aslında bir işletim sistemi mantığında ilerlediği için muhakkak bir yerde mutlaka bir açık vardır. Bazen kolay bir açık, bazen de araştırıp da ona uygun hamleyi gerçekleştirecek kadar zor bir açık. Sistemden bu şekilde kolayca faydalanabiliyorsunuz veya hayattan.

---------------------

 Tabi burada en önemli soru "Nereye kadar faydalanabilirsiniz ?"

 Yukarıda çizgi çektiğim yeri aşağıda belirttiğim bir yerden sonra tekrar okumanızı isteyeceğim. Gelelim asıl konuya.

 Gündeme bomba gibi düşen Britanyalı sporcuların doping yaptığı iddiası. #wadahack #wadaleak hashtagleri ile twitter'da bomba gibi yorumlar ve haberler yazılıyor an itibari ile (15 Eylül 2016 saat 23:15) Hack olayını gerçekleştirenler ise Rus Hackerlar. TSAR TEAM diğer adıyla FANCY BEAR adlı örgüt baya kişinin de kapalı kapılar ardındaki olayları açıklamış. Günümüzde silahlar, bombalar vs. konuşuyor tabi ama yeni düzende Ülkeler birbirlerine gözdağı vermek için özellikle ama özellikle istihbarat anlamında ciddi açıklamalar yaparak saldırıyorlar. Yani ortada özellikle dolandırıcılık ve kaçakçılık varsa birbirlerine silah olarak kullanabiliyorlar.

 Hele ki canı yanan biri varsa ortada.

.

 Rusların Rio Olimpiyatlarında gözükememelerinden biri de onların sporcularından da doping kullananların olması. Ortada hack olayını gerçekleştiren Rus takımını gördükten sonra sporun içerisindeki evet bunu gerçekten kibarca söylemeye gerek yok ama PİSLİĞİ görmüş olduk. Ortada bu kadar senedir bilinen bir gerçeğin de bir anda böyle patlak vermesi, bisiklet sporunun devamlı olarak dopingle anılması vs. hep eksiye doğru düşmesi üzücü.

 Bu bir intikam mı? yoksa bazı gerçeklerin gerçekten bilinmesi gerektiğinin göstergesi mi bilinmez ama yukarıdaki çizgi çektiğim yere kadar bir kez daha okumanızı rica ediyorum. Oyunu kurallarına göre oynamak.



 Hı unutmadan bir de şu gerçek var. Chris Froome Mount Ventoux etabı tırmanışında kameralara hatırlayanlar varsa baya tempolu bir şürüş profili vardı. Hatta çoğu kişi onun bu kadar eğim ve uzun olan etapta böyle rahat bir geçiş yapmasına anlam verememişti ki sonraki etap ropörtajlarında basın kendisinin üzerine devamlı "Doping yaptı mı?" İmalarıyla geldiğinden baya yıpranmıştı. Sonraki sene ne olduysa TEAM SKY'ın dataları hacklendi. Hatta youtube'da bile paylaşılmış. Olay Chris Froome'un yine Mount Ventoux etabını çıkarken altta kadans temposu ve kalp ritminin yavaşlığıydı. TEAM SKY bunu mahkeme kararı ile kaldırttı. Olaylar burada daha da enteresanlaşıyor.

NOT: görüntüler yeniden internete yüklenmiş aşağıdan izleyebilirsiniz. Tabi burada bu onu yapmış, şunu yapmışdan ziyade bilimsel yönüne bakacak olursak sporcuların efor gerektiren branşlarda VO2MAX denilen oksijen tüketimi hakkında antrenmanlar yapması. Bu bahsettiğim dağ tırmanış etabında nereye kadar bu sabitlenir? Kısmı kafalarda soru işareti bırakıyor işte.

Vaktiniz varsa tamamını izleyin diğer türlü 35:40'lı saniyeden itibaren üretilen güç kalp ritmine bakabilirsiniz.




 Wiggins açısından bakılırsa şu açıklama yapılmış,

 Hayatı boyunca sürecek olan bir polen alerjisine sahip, aslında saman nezlesi daha doğru oluyor. Boğazda tahriş ve gözlerinde sulanma meydana geliyormuş.

 2008 - 2013 yılları ve kullandığı ilaçların içerdiği maddeler,

 13-Haziran-2008, salbutamol - Bir sene
12-Aralık-2008, salbutamol - Günde iki defa ve bir yıl boyunca
16-Aralık-2008, salbutamol - Günlük iki defa kullanılmış
29-Haziran-2011, triamcinolone acetonide (kenalog) Kas içine yapılmış
26-Haziran-2012, triamcinolone acetonide (triamcinolone), bir kere kas içine yapılmış 
22-Nisan-2013, triamcinolone acetonide (triamcinolone), bir kere kas içine yapılmış


Salbutamol'un görevi astımve bronşit hastalarının rahat nefes alması için bronş tüplerini açmasını üstleniyor. Tabi nefes gerektiren bir sporda bu şimşekleri üzerine çeken ilk dışardan alınmış hormon.

Triamsinolon asetonid ise vücutta oluşacak iltihabi durumların oluşmasını önleyen bir ek takviye hormonu. Tabi bunu içeren ilaç da yıl boyunca devam eden ve mevsimsel nezle vb. alerjiler için kullanılıyor.

  Son tahlilde WADA ve UCI'den tam anlamıyla bir açıklama gelmis değil ve sporcular bu ilaçları neden kullandıklarını açıklamış. Zatan hack olayı WADA'nın datasından. Spor müsabakalarının hiç birinde dışarıdan vucudu etkileyecek hormon alamazsınız.


  Sonuç:

 Kendi fikirlerime göre ortada böyle bir gerçek de var. Bir yandan sızdırılma tabiri kullanıyorsanız ya size ait gerçekten bir çalışma var ya da kimsenin öğrenmesini istemediğiniz bir yanıltma var. He kendi antrenman sisteminiz olur veya taktikleriniz olur, bunlar tabii ki saklanmalıdır ama diğer türlü böyle bir davranışın gösterilmesi baya garip. Bu olay gerçekleşirse zaten Armstrong'dan sonra iyice saygısını yitiren bisiklet sporu kendi yaralarını nasıl iyileştirecek? Hep birlikte göreceğiz.

 Kaldı ki, bunu düzenleyen organizasyonların sponsorları bile artık işe ciddi bakmayabilir. İtibar ve duruş çok önemli hayatta. Özellikle milyarları ekran başına bağlayıp sonra kocaman bir yalanla kendinizden nefret ettirdiğinizi düşündükçe midem bulanıyor.

 Oyunun kirliliği açısından da baktığımızda WADA'nın bu kadar olay sonrası şüphelenmemesi aklıma sağlam para aldıklarını da getiriyor. Tabi şu da var, bu adamlar hasta oldukları için kullandılar ama gerçekten hasta mı olmuşlardı ?

 Rusların asıl amacı ortalığı karıştırmak mı? Farklı pencereden bakıldığında RUSYA - İNGİLTERE mevzusu dönüyor burada. Olaylar karışık gerçekten.

 Olaya politika bazında bakan uzmanlar ki benim de görüşüm zaten bu şekilde Dünya üzerinde değişmeye başlayan enerji kaynaklarından dolayı böyle bir gözdağı verilmek istenilmesi.

  Sistem sanki bize en çok maddiyatı getiren kimse ona göre davranırız ve kuralları ona göre koyarıza dönmüş gibi. Dünya biraz da Tekelcilik üzerine döndüğünden doping komitesi de aslında (Şüpheci yaklaşıyorum) burada sağlam bir oyun kurucu konumunda. Bunun böyle bir şey olduğu anlaşılırsa zaten bundan sonra insanlara bisikleti de geçtim sadece spor konusunda "Sadece sağlıklı kalmak istiyorsanız, günde bilmem kaç dakika spor yapın" Yazılılarıyla anılmaya başlanacak

 Hep birlikte gelişmeleri bekleyelim, bakalım ne çıkacak ?

 Yazımızın gelişmelere bağlı olarak devamı gelebilir.

 Hoşçakalın ve iki tekerle kalın


7 Eylül 2016 Çarşamba

Atlanta'dan 1 Milyar Dolarlık bütçe


 Daha geçen hafta on numara bir haber olan Canada'nın 22.000 km'lik bisiklet yolu sanırım şu zamana kadar hayata geçirilecek en iyi işlerden birisi.

 Atlanta Belediye Başkanı Kasim Reed de 2013'den itibaren büyüyecek ve bisikletli şehirler top 10 listesine girmeyi hedeflemiş. Aslında çalışmanın detayına bakılacak olunursa sadece bisikletli değil, yayalaşma projesi de buna dahil. 1 Milyarlık bütçeyi duyduğunuzda ve belediyecilik anlamında düşünüldüğünde bunun bisiklet ve yayaya harcanması güzel fikir. Peki bizde olsa ?


 Bizde de güzel işler oluyor açıkçası. Onun da sürprizini daha sonra açıklayacağız. Atlanta'nın planları arasında gelecek 25 yıl içerisinde ulaşım için 85 milyar dolarlık bütçe ayrılacağı duyurulmuş. Bu daha da güzel.

 Açıkçası belki kulağa delice geliyor ama şehir içerisinde ulaşım sorununu halledemediğiniz taktirde her şey aksamaya başlar. Bunun yanında psikolojik sorunlar vs. de cabası. Tabi burada şu soru sorulmalı "Kalıcı çözümler mi yoksa yap,yık, yeniden inşaa et modeli mi yapmak lazım ?"

 Yoksa her gelen "Bakın biz ne yaptık?" Mantığı ile eskisini yıkıp yerine makyajlanmış yapılar yaptıkça, ilerleyemiyoruz. Ne diyelim? Yine darısı bizim başımıza :)

 Düşüncelerinizi bizimle paylaşabilirsiniz :)

 İki tekerle kalın ve hoşçakalın

2 Eylül 2016 Cuma

22.000 km Bisiklet yolu


 Sabah kalktığınızda belki de son yıllarda yaptığınız rutin işlerden biri var, yol durumuna bakmak. 

 Günümüzde artan sorunlara göre yaşam şeklimiz de değişiyor. Arabası olanlar bir yerden bir yere gitmek için ona göre zamanlamasını yapmak zorunda veya farklı bir durumda A-B-C güzergahlarını da bilmesi lazım. İki tekerlilerin durumunda farklı bir şey yok sadece biraz daha saygı ve farkedilebilirlik. Türkiye bisikleti yeni yeni kabullenmeye başladı. Bu da bir gerçek. Tabi bazılarının da hala "Bu bisiklet de neyin nesin?" Dediğini duyuyoruz. 

 Tabi hepimizin günü fevkalade geçmiyor. Sorunları dile getiriyoruz ve en az bir muhabbette "Ya abi bilmem nerede adamlar bisikletle ulaşım sağlıyor"

Almanya


 Bize güzel/garip gelen bir tane ya da utopik diyeyim daha doğru olur. Almanya'da yapılan ve sadece bisikletliler için yapılmış bisiklet otobanı. 62 Mil yani 99.779... km Şaşırdınız mı ? Durun daha bitmedi :))

Bunlardan bir diğeri de Canada. Hatta neredeyse 100 km için etkileyici ama şimdi altta okuyacağınız için beyin patlaması olacağı olarak açıklanmış...


 Cuma akşamı denk geldiğim bir haberde bu durum açıklanmış. Biz sahillere ve diğer illerde yaşayan arkadaşlarımız en azından başlangıç amaçlı bisiklet yolları kampanyaları düzenlerken Canada'da 22.000 km uzunluğunda bisiklet yolu yapılacağı açıklandı. 

 Evet, yanlış okumadınız. Üç tane sıfır var ve 22.000 km. 


Olay sadece yol yapmak değil biliyorsunuz. Enteresan detaylar var. Gelin onlara bakalım,

Yol küsüratlı olarak 20.770 km. Mil olarak 12.905 mil yani Almanya'dakinden 208 kez daha büyük. 

Dünya'nın en uzun ve en eğlenceli tek yolu olarak görülmekte.

1992 yılında planlanmış olan bu proje 2017 yılında Canada'nın 150. Yılı için hazırlanıyor aynı zamanda.

Sadece bisiklet yolu değil ! Biliyorsunuz Canada'nın bulunduğu konum itibari ile farklı mevsim yaşadığı yerler oluyor.  Yürüyüşçüler, kar araçları kullananlar vs. için bir alternatif güzergah.

Canada 22.000 km bisiklet yolu

 En önemlisi de Ülkemizde bazı şeylerin, özellikle de mantık olarak doğru olan işlerin çoğunlukla yavaş yavaş rayına oturması. Daha beş altı sene önce adam gibi bisiklet yollarından bile bahsedemezken ya da adam gibi ulaşım için kullanamazken bir de baktık küçük-büyük yollar yapıldı. Bunun gibi büyük projeler ilham kaynağı olarak alınmalı ve mevcut yollarımızı da korumak için elimizden geleni yapmalıyız. Siz ne düşünüyorsunuz ?




Not: Bahsedilen yazı içeriği vs. izin alınmadan kopyalanamaz ve paylaşılamaz. Yapan kişiler hakkında resmi ve yasal işlemler yapılır.


4 Ağustos 2016 Perşembe

Onarabilir misin ?


  Merhabalar, yine bir yazıyla karşınızdayız. Öncelik olarak kanaldan örnek vermek istersek, bisikletinden tut da envai çeşit tamir vs. işleri oluyor. Hele bir de evin erkeği konumundaysanız birçok iş de bizi bekliyor.

 Devamlı bir bakım ve onarım... Uzun süreli kullanım, eşya ise ona iyi bakmak ya da olabildiğince narin kullanmak.

 Peki ya biz canlılarda bu durum nasıl ?

 Üzülüyoruz, bir şekilde bunlardan hafif hasar veya hiç yara almadan çıkmamız lazım. Üzenleri unutuyoruz. Unutulması gerekenler hatta...

 Hayatta bencilce yaşayanların farkına varamadığı bir durum başkasına bakmak, bakabilmek. Üzdüklerini düşünebilmek veya onu hissettirebilmek.

 Benim kırgınlığım (Normal hayatımın dışında) internet çağının zirvesindeyken artık her türlü dersi hayvanlardan almamız. Hı tabi bunu da alabiliyorsak ne mutlu bizlere, yine de bir şeyler öğrenmek kardır. İnsanlar kendi savaşlarından dolayı, ben merkezci yaşamlarından dolayı ne bir şey ögrenebilmekte ne de anlamakta.

 Bir kavanozdaki örümcek bile kendini tamir edebilirken biz niye böyle davranıyoruz ?

19 Temmuz 2016 Salı

Otobüse bisiklet alınır mı?

 Konumuz herkesin merak ettiği konulardan biri olan uzak mesafeler için otobüse bisiklet alımı. Burada kendi tecrübelerimi paylaşıyorum. Fazla kalabalık yapmadan en sade şekilde anlatmaya başlıyorum.
Kamil Koç Bisiklet
 Sadece tek firma Kamil Koç mu?

Bisiklet taşıma ile ilgili web sitelerinde açıklamada bulunan sadece Kamil Koç ama Ankara'dan dönerken İstanbul Seyahat de taşırız demişti. İnternette aradığınız zaman çoğu kişi başka firmalarla taşımış olduğunu söylüyor ama ya üzüntü duyuyor sonrasın da ya da bir daha kullanmayacağını belirtiyor.
Büyütmek için tıklayın
 Ankara'dan dönerken AŞTİ'de (Ankara Otogarı) bilenler varsa ki diğer otogarlarda da öyledir, müşterileri avlayan elemanlar var. Nereye gidiyorsun? Ne zamana lazım? ... Ben birine yem attım ki dönüş biletimi önceden almıştım, bana İstanbul Seyahat'le gideceğimizi söylediler. He he deseniz zaten baştan gittiniz. Neden gittiniz ? Adama diyorum bisiklet var yanımda sizin firma alır mı? Oralı bile olmuyor, elini hafiften sallayarak bir şey olmaz tavrı yapıyor. Az çok bilirsiniz, hani salla gitsin gibisinden. Şimdi burada bisiklet kullanıcıları şunu biliyor "Acaba aşşağıda zarar görmeden gidecek mi?" İşte burada benim gördüğüm kadarı ile bazıları bisikletinizi salla gitsin modunda alıyor. Ne de olsa bir yere sıkıştırılır tarzı. Millet lüks bisikletleriyle de gidiyor. O zaman ne olacak?


 Baştan 1-0 önde Kamil Koç bu bildiriyi yaptığı için güven konusu yine 1-0 önce oldu. Bilet alma konusu ise nasıl? Bileti ucu ucuna alıyorsanız, almadan önce Kamil Koç'u arayarak bineceğiniz otogardaki şubesini arayın veya müşteri hizmetlerinden ofis numarasını bulup, 

 Gideceğiniz saati
 Nereye gideceğinizi ve bisikletli olduğunuzu belirtin. Bu en önemli kısım.

 Diğer yandan benim artık adına avantaj mı diyelim yoksa şans mı? Bu yolculuğu Ramazan Ay'ında yapmış olmam ve bisikleti de alt bagaja sökme vs. işlem yapmadan, boylu boyunca yatırmam oldu :)

Eksi not vereceğim bir de ama bunun Kamil Koç ile çok alakası yok sadece biraz. Bayrampaşa Otogar'a geldikten sonra biliyorsunuz ki her otobüs firmasının ring hizmeti var. Ben 23:00 sularında ayak bastım İstanbul'a ring saatini sordum gideceğim yere 23:00 dedi orada ring hizmeti veren şoförler. Bekledik haliyle 23:30 oldu ama benden başka da binecek yok, diğer araçlar da öyle bir veya iki kişi... Biraz nazlı şoför geldi istemeye istemeye (Nazlı yarim haber salmış) sonra da sağolsun merkez bir yerde durdu artık kıllık yapmak istemesinden midir yoksa derdi nedir bilemiyorum, sürgülü kapıyı tam benim omuz genişliğim kadar açtı, kapıya kadar yanaştığımda bakıştık (Aşk bakışı değil) hiç tepki de vermedi. Orda bir şey desem, kavga ettiğimle mi kalayım? Gecenin o saatinde ne yap₺tığımıza mı yanayım? Eve mal gibi gidip, salak şeyler yaşadığımı mı düşüneyim? (Bunları çok hızlı düşününce kafada, fırtınalar kopuyor) Fesupanallah çekip indim.

 Olayın biraz alakası olduğunu belirtmiştim ya Kamil Koç ile o da bu ring servisleri taşeron şeklinde çalışıyor. O yüzden %100 kendileri ile bir durum yok.

Şimdi bu yazıyı okuyanlar şey diyebilir, altında bisiklet var sürseydin falan...

Birincisi hizmet var ve kullanmak istedim.
Ankara'da özellikle gölgede bile 35 derece görüp 7 saat de yol çeken biri olarak ve gece gideceğim güzergahın iyi olmaması, yollarda 30'dan fazla kaza görmemden dolayı böyle bir tercih yaptım. Bayram öncesiydi hatta gördüğüm kazanın haddi hesabı yoktu. 

Bunları bir video konusu olarak da youtube'a ekleyeceğim. Sizin de tecrübeleriniz olursa paylaşabilirsiniz.

 İki tekerle kalın

14 Temmuz 2016 Perşembe

Pokemon GO (We asked people)

 Merhabalar herkese. Bilindiği üzere sokaklarda Pokemon GO çılgınlığı yaşanıyor. Biz de IVLOG'dan sonra Pokemon GO atraksiyonu yapalım dedik. Sokaktakilere sorduk. Haydi izleyelim :D

 Helloooo everybody. You know people playing Pokemon GO and they live spree :D and also we record the IVLOG (What's that (I)VLOG? after I will explain this) and after said "We should the new atraction record the Pokemon GO video" C'mon lets go watching video :D

My first English explain. Sorry my English :)

10 Temmuz 2016 Pazar

Melons,trucks & angry dogs - Recep Yeşil

 14 gün.
 3,200 km
 Bir de yanına en prestijli yarış olduğunu ekleyin

 Transcontinental Race

 Her yarışın zamanında bitmediğini, her yarışın farklı ortamı ve hikayesi olduğunu aslında biraz da kendinizi bulduğunuzu anlıyorsunuz. Yarış olmaktan çıkıp, hikayeye dönüşen bir yapıt. Yapıt diyorum çünkü başka tarifi yok. Biz de İstanbul'da son düzenlenen Bisiklet Fim Festivali'nde Recep Yeşil'i dinledik. Hem muhabbet, hem de soru-cevap olmuştu. Blog sayfasına baktım, yazmamışım. Hemen ekleyeyim dedim. Öncelikle bizim soru cevap 3 bölümden oluşuyor. Kendi hazırladıkları macera ise 4 Bölümden oluşuyor. Eğer film tadında bir şeyler yaşamak isteyenler varsa buyursun gelsin. Aşağıya ilk onların, altına da bizim soru-cevap videosunu ekliyorum. Devam etmek isteyenler beklesin zaten kendileri oynatma listesinde olduğundan otomatik olarak geçiş yapacaktır.

İyi seyirler

İki tekerle kalın




#transcontinental #recepyesil #melonstrucksangrydogs #sorucevap

CRATONi Shakedown - Downhill bisiklet kaskı inceleme

 Maltepe Velodrom'da takılırken Tuğberk'i gördüm. Kendisi de Downhill'e meraklı ve yavaştan bu işe gönül verecekmiş. Kendi toprak arazide antrenmanlar yapıyor. İleride profesyönel olmayı düşünüyor. Biz de dedik madem erkenden bu işe girişmeye başlamış, bir de kafasındaki downhill kasktan bahsetsin :) kendi kullanıcı deneyimi ve muhabbet tarzı bir şey çıktı ortaya.

 İyi seyirler

 İki tekerle kalın


6 Temmuz 2016 Çarşamba

Sporda cinsiyet ayrımı - Bölüm 2

 İlk yazımızı hatırlamayanlar varsa öncelikle onları aşağıdaki linke davet edelim.

http://seninkikacvites.blogspot.com.tr/2016/06/sporda-cinsiyet-ayrm-bolum-1.html

 Bu bölümde aile yapısı ve spor branşlarına göre farklılıklar hakkında değineceğim. Sporun size ruhen ve bedenen iyileştirmesinin yanında bir kültür kazandırdığını unutmamak lazım. Kültürsüzlük içinde çırpınırken de bu konuyu ele alıyorum fakat yine bunun farkında olan insanlar var, o yüzden bazı şeyleri görmezden gelmemiz en büyük ayıbımız olur.

 Kültür meselesi ve soyağacından aktarılmaya çalışılan bazı değerler ile alakalı bir durum içeriyor bu cinsiyet ayrımı. Tabi bazı yan faktörler var, onlara da değineceğim ama öncelikle neşteri büyük sorunlara çevirelim.

 Sporda cinsiyet ayrımı neden oluyor ?

 Aile bakış açısı (Daha önceden aileden spor yapan var mı?)

 Bulunan ortamda hangi spora öncelik veya değer veriliyor gibi saçma bir madde yazmak istemiyorum. Bizim ve dışımızda birkaç ülke daha futbolla yatıp, kalkıyor. Yani bu öbeği ciddiye almayın :)

 Yaşadığı kesim

 İnsanlara aşılanmak istenen durum (Bu yazılı, görsel medya + sporla ilgilenen devlet büyüklerinin göstermiş olduğu ilgi alaka)

 Bilmemiz gerekenler

 Spor nankör bir meslek, azından bizde öyle. Şimdi diyeceksiniz ki "Bu ne demek istiyor?" Birilerinin çok torpilli ve adamı değilseniz, sporu bıraktıktan sonra anında unutulursunuz. Bunu daha çok sakatlıklardan sonra görüyoruz. Sakatlandıktan sonra medya biraz daha ilgileniyor sizle sonra bir şey yapmazsanız sadece isim ve soyisim ile hayata devam ediyorsunuz. He bir de bulunduğunuz muhit, fanatikleriniz tanır. Tabi bu üzücü bir şey, size sahip çıkılmamasının ne kadar acı olduğunu kabullenmek zor gerçekten. Bunu çocuk yaştaki sporcudan tut da reşit yaştakilere kadar hatta Milli bir forma uğrunda mücadele etmenin de vermiş olduğu durum vs... Karmaşık işler... Hele bir de bu kadar emek harcanıp, sonunda avuç içlerinize bakıyorsanız ...

 Bazı internet araştırmalarında bir tane Prezi sunumu dikkatimi çekti (İsim vermiyorum, ileride sorun olmasın diye)
 incelemek için tıklayınız 

Bazı kısımları doğru, bazı kısımları yanlış bana göre. Kadının medyadaki durumu, toplumdaki statü vs. başlıkların altına bir de kadın-erkek sportif performans farklılıkları adlı bölümü koymuş. Bu bir ayrım, bir üstünlük değil. Bir defa bunun bilinmesi lazım, bilgiliyseniz ve algınız kuvvetliyse bunun Kadın-erkek ayrımı değil, bilimsel çalışma sonucu iki cinsiyetin sporlarda göstermiş olduğu sonuç olarak kabul edilebilir.

 Özetle bu başlıkların altına ve konusuna uygun bir yer değil ama maalesef küçük oyunlarla böyle şeyler yapılarak insanları, belli bir kitleyi durduk yere gaza getiriyorlar.

 Mesela size bu kadın-erkek sportif performans farklılığı ile ilgili gerçek bir araştırılmış bilgi vereyim,
 Basketbol branşında A Takımlar düzeyinde (Profesyönel) performans ölçümü yapılıyor ve güç dengesi 15 yaşındaki erkekler yani yıldız a takım kategorisindeki sporculara denk geliyor.

 Şimdi burayı okuduysanız, yukarıdaki yazının farklı bir versiyonunu yazdım. Hatta gerçek bir çalışma. İnsanlara böyle anlatmak mı ? Yoksa iki kelimeyi toparlamakla uğraşıp, bir şeyler yapmaya, yanlış algı oluşturmak mı gerekiyor?

 Maalesef kültürlenmek, eğitim bu yüzden önemli.

Maddelere göre artık başlayalım.
----------------------------------------
 Aile bakış açısı

 Bu en önemli faktör. Doğduğumuz andan itibaren bizim yetişmemizde yüksek payı olan ailelerin, çocuğa kattığı değerler bakımından, gelişimi ona göre şekilleniyor. Çocuk kendi anne-babasından veya başkalarından şunu duymuştur "Bizi zamanında göndermediler,bizim elimizde imkan var. Şimdi onlar yapsın" Şunu düşünüyorum, içlerinde aileleri onlara bir kapı açmamış ama yine de onlar kendileri için bir şeylerin yanlış olduğunu görmüş. Bunlar üzücü gerçekler.

 Kimileri bundan ders çıkartıp, çocuklarını bir branş sahibi olsun diye sağa sola koşturuyor. Ne de güzel :) Kimileri de var "Ya bize orası uzak" ve "Beyime sorayım, izin verirse göndeririz" Gibi yine üzücü gerçekler var yine. Ataerkil toplum yapısında yanlış anlaşılan yine bir şey var "Merkezi otorite" Evin reisi yine baba fakat körü körüne de ateşin içine atlamak en büyük aptallık. Siz ne düşünüyorsunuz?
 Bir yandan da kendi düşüncemi çürüteyim bak şimdi :) Ataerkil toplumda da maço bir zeminin olması kaçınılmaz. Yani hala daha böyle birey veya yapı görmek bizi şaşırtmamalı :

"Selimcanların ailede herkes söz sahibi. Aynı yabancı filmlerdeki gibi bir aile"  Bunu ben uydurdum :D peki eskiden buna benzer şeyler kafasından geçen olmadı mı?

Açıkçası en hanzo, odun halimle bile "Ya bu çocuk, bunu istiyormu? Diğerlerinin de fikrini alayım" derdim gibi geliyor.

 İş işten geçtikten sonra bir de salağa yatma durumu var. Ya gönderemedik, olmadı falan...

 Konuya bıçak değen yere gelelim; Cinsiyet ayrımı. Kadın kısmı ne bilir ? Kadın yapamaz, edemez ... Sürüsüyle salak salak işler. Şimdi sen bunlara anlatamazsın ki 2016'dayız. Millet Mars Toprağında patates yetiştiemeye çalışıyor, koloni kurmaya ramak kaldı. Adam senden facebook sayesinde bütün istatistiki bilgilerini alıyor falan...

 Bir defa burada belirli bir kitle eleniyor. Misafirlikte şey muhabbeti döner bir de meşhur "Bak bizim kız da uzun ama öyle evde korkuluk gibi geziyor" Şimde sen elalemin içinde bok atabiliyorsun. Demezler mi sana "Sen bostan korkuluğu musun?"

 Bu yüzden ailenin özellikle dedeler, büyük dedeler vs. geçmişte spor yapanların olması önemli ve bu da haliyle ailedeki spor kültürünü besliyor, diri tutuyor.

  Yaşadığı kesim 

 Herkesin Maslak-Bebek-Sarıyer-Teşvikiye gibi yerlerde konuşlandığını sanmıyorum. Aslında elit kesim veya elit olmayan kesim demem saçma oldu (Elit kesimlerde bile istenmeyen durumlarla karşılaşılabiliniyor) Bunu nereye bağlayacağım? Kız çocuğu şu durumda biraz daha korunaklı olarak yetiştirilmesi gerektiğinden, sapığı, tecavüzcüsü vb. Haliyle böyle bir faktörü ortaya çıkardı.

 İşten çıkan kadınların bile internette yazılarını okuyorum, okudukça ben kahroluyorum. Bu kısmı uzatmayacağım çünkü anlatması tatsız ve kız-kadın tarafını rahatsız edecek cinsten mağduriyetler olmasın.

 İnsanlara aşılanmak istenen durum

 Basından bahsettik. Hastalığın temeline gelmeden sorunu anlayamayız değil mi?

 70'ler ve 80'ler sıkıntılı zamanlar. Doğru dürüst bir zeminin oluşması her anlamda zor. Bizim insanımızın en büyük problemi elinde ne olursa olsun hep kendi kafasına göre kullanmak oldu. Hani neden ilerleyemiyoruz? Sorusunun cevabı. Hani araba kullanmaktan tut da yaya kaldırımında yürüyememekten ... Hep bir değiştirme çabası, modifiye. Mor neonlu modifiye tanıdık geldi mi?

 Hazır zemin de tam oturmamışken ortaya insanların birbirlerine kötü gözle bakmaları için yani Türk Halkı için bazı zehirler atıldı. Sıralayalım,

- Başörtü haberleri
- Cinsiyet ayrımı yaptıracak haberler (Koca dayağı, mağduriyeti)
- Sol-Sağ görüş haberleri

Günümüzde bu tür konular daha fazla ve insanlar hep bir tarafın neferi olmak için kendine bunu bir görevmiş gibi empoze ediyor. Sakın kızmayın :) şu zamanlarda en çok yapılan kavgalardan biri internette işte vegan tayfa ile normal beslenen tayfa kapışması ama nette. Gerçekten gözümle görmedim. Görmek de istemem. Neden insanlar tercihleri yüzünden ve başkalarına zararı olmadığı halde kavga etsinler ? Başka örnekler ise giyim kuşama göre birbirleriyle tartışanlar. Alt pskikolojik olarak sıkıntı var ama ortaya ne kadar çok birbiriyle kavga edecek insanlar ikilemi atarsanız, toplum o kadar çok bölünür ve bölünüyoruz da.

 90'lardan 2005'e kadar televizyonlarda pompalanan konulardan biri kadın mağduriyeti. Tabi ki bu sorunları dole getirin ama belirli dozda. Dilin kemiği yok, basının da yok ve kim daha çok yalan yazarsa o kadar kazanıyor. Hatırlıyorum ve yapanlara da çok kızıyorum, koca dayakları havalarda uçuşuyordu. O kesimden büyüyen çocuklar şimdi tepkili. Bu da normal yani. Yeni doğacak, doğan ve büyüyen nesil yine cinsiyetçilik haberlerinden (Tecavüz) dolayı tepkili.

 Ne oldu/oluyor ?

Kadın-erkek ilişkileri bozuldu. Herkes birbirine karşı diğer elini sırtına almış, bıçağı ile bekliyor. Nasıl düşman olduk? İşte böyle

 Bu durumda ben spordan bile bahsedemiyorum. Konusunu bile açamam. Aslında açarım da dediğim gibi neşteri büyük sorunlara çevirmek lazım.

 Bu büyük sorunların yanında bir de yan etkenler var. Onlardan bahsetsem mi? Bilemedim açıkçası. Sizlerin görüşüne göre "Bölüm 3 olarak devam edebilirim"

 Spor nankör demiştim ya, kendiniz için yaparsanız eğer daha iyi olmamanız için bir sebep olmayacak.


 Ayşe Begüm Onbaşı - Manisa'nın Akhisar ilçesinden çıktı. Ne mutlu ona ki şanslı bir anne-babaya sahip. Bu ismi duymamış olabilirsiniz çünkü Ayşe Begüm jimnastik branşında mücadelesini sürdürüyor. Futbol olsaydı televizyonların özellikle spor servisi ve tartışma programlarında adı aylarca yankılanırdı. Umarız daha iyi yerlere gelir.





Bisiklet sürüşünde KASK takmak ?


  Yazılarını ve yaptıklarını sevdiğim Bisikletizm'de "Bisiklet kaskı takmam zorunda mıyım?" Adlı yazıyı okuduktan sonra bazı açıklamalar yapmak zorunda hissettim kendimi.

 Bir defa bu yazı karşıt görüş veya birilerine cevap verme değil. Yanlış anlaşılma olmasın. Sadece bulunduğumuz ortam, ne yapıyoruz? Nasıl oluyor? Gibi bir objektif değerlendirme.

 İnternete baktığınız zaman bir sürü araştırma var ve makale mevcut. Şöyle yapılmış ve daha güvenli, böyle yapılmış şöyle sonuç alınmış gibi...

 Bizim en büyük yanılgımız, dışarıya göre Türkiye'yi karşılaştırmak. Bu hayatımızın her yerinde var ve yüzdesel pay olarak da yüksek oranda psikolojik (Aile ve çevre temelli)

  En basitlerinden bahsediyorum, belki kulağınza tanıdık gelebilir,

-Elin oğlu/kızı neler yapıyor, sen ne yapıyorsun?
-Elin oğlunun/kızının dersleri nasıl, sen nelerle uğraşıyorsun?
-Başka ülkelerde öyle, bizde niye böyle?
-Başka ülkeler gelişmiş/onlarda farklı bizde niye böyle?

 Bu soruların zaten sonu yok biliyorsunuz. Ortak hata başta da belirttiğim üzere "Kıyaslama" Tabii ki kıyaslama olacak ama man₺tıklı bir kıyaslama. Mesela onlara da örnek verelim, bisikletten hatta.

-Yurtdışında ... bisiklet yolları çok iyi planlanmış, burada da ona göre bir çalışma olabilir.
-Yurtdışında otomobil ve yayalar çok saygılı birbirlerine, biz burada nasıl bir planlama yapabiliriz.

 Bu soru öbekleri veya bu tarz düşünceler... Bakış açısı ile alakalı bir durum. İnsan hayatında ALIŞKANLIKLAR kolay kolay değişemez siz istemedikçe çünkü bu alışkanlık denen kavramı siz atıyorum 6 yaşından 10 yaşınıza kazandığınız ve yine yanlış olduğunu da 14 yaşında öğrendiğinizi varsayarsak, koskoca 8 senede bunu değişmesi bu yüzden zor. Ancak ya kırılma anı yaşayacaksınız ya da hayata bakış açınız çok realistik ve objektif görüşe açık olacak. Zor ama bunu değiştirmek mümkün, yeter ki siz isteyin.

 Şimdi Hollanda - İtalya - İspanya - Sırbistan - Fransa ve diğer şu anda aklıma gelmeye ülkelerde bulundum. Aralarında en tepede Hollanda var. Bisikletle bugüne kadar ne şartlarla savaşmış olduğunu biliyorsunuzdur. Bisiklet yoluna girmeyi deneyin diye bir şey demiyorum çünkü kotü sözleri anında duyabilirsiniz :)

 Benim hayatta belki de kendime göre tabi en büyük hatam erken yaşta Avrupa turu yapmış olmam. Bu bittikten sonra Türkiye'ye döndükten sonra ve ergenlik zamanlarının da ruh hali ile ben de bu kıyaslamayı yaptım. İnsan davranışlarını karşılaştırdım hep, saygıdan tut da trafiğine falan işte... Burada kendime de negatiflik kazandırıyordum tabii farketmemle değiştirmek ve istemem de kolay oldu.

 Fazla mı uzattım bilmiyorum ama önce bilinmesi gereken bunlar. Şimdi olayın KASK tarafına gelelim,

 Kask takılmalı mı ? Takılmamalı mı?

 Objektif görüş: Bisiklet güvenlik ekipmanı ve sizi kazadan koruduğu için takılmalı

 İstisna:

 İstisna kısmı da bisiklet üzerinde yazılı olmayan ekoller mevcut. Bizde yeni yeni yaygınlaşan "Cyclechic" akımı. Cyclechic'i size en basit ve kısa şekilde şöyle anlatabilirim"

 Bisikletin en sade şekli olarak genelde Fixed Gear bisikletlerle ve diğer bisikletlerle şehir hayatındaki profilinizi bozmadan bisiklete binmek. Aslında değişik bir şey yok bunda, 90'larda vitessiz bisiklete ve gündelik kıyafetler binmişseniz, siz de bunun bir parçası olmuşsunuz :)

 Cyclechic akımında kasksız sürücüler daha fazla. Kask takanlar da mevcut, bu da Cyclechic'in içerisinde bir bisiklet-giyim modası oluşmasına yol açtı. Copenhag diyor ki: Kask takma zorunluluğu yok. Neden herkes birbirinin farkında ve bütün sürücüler birbirleri hakkında hakları biliyor, haliyle sorun yok denenecek kadar az.Yok dersem yalan olur.

Cyclechic (Kasksız)
Cyclechic (Kasklı)

Realistik görüş: İstisna dışında bilmemiz gerekenler şunlar,

Hangi ülkede yaşıyorum ?
Yaşadığım ülkenin ulaşım kuralları ne derece birbirine entegreli ? (Yani birbirlerine saygı gösteriyorlar mı?)
Sürücüler birbirlerine karşı nasıl davranıyor ?
Belki ekstradan hangi taşıtlar ne kadar kazaya karışıyor?

 Türkiye'de muhitine göre belki kasksız bisiklet sürülecek yer Muğla'nın Ula ilçesi olabilir. Belki kafanızdan Kadıköy - Caddebostan falan geçmiş olabilir. Neden derseniz 5600 nüfuslu Ula'da 5000'den fazla bisiklet var. Oranlama, saygı, bilinç... Hani elma sepetinin içerisine çürük elma attığınızda nasıl diğerleri de gidiyorsa, burada da çoğunluğun bisikletli oluşu kaza riskini azaltıyor. Yine tamamen yok diyemeyiz, ihtimal dahilinde biri çıkıp deli fişek gibi bisiklet kullanıp, kaza yaparsa bu söylediklerimizi çöpe atar.

 Bisikleti İstanbul bazlı konuşursak, kask takmak lazım. Avrupa yakasındaki bir adam sahil yolunu seçiyor genellikle ve şu anda sahil yolları İSPARK otopark düzenlemesi, sahil düzenlemesi ile yeniden yapılandırılıyor. Kişi haliyle iki şeritli yolun en sağından gitmesi gerek, o da küçücük bir yer.

Kaza riski var mı? VAR
Ölüm riski var mı? VAR
Sakat kalma riski var mı? VAR

 Bilirsiniz belki Zeytinburnu sahil yolunda otellerin olduğu virajda bir arkadaşımızı kaybettik. Bunları ve bizim Youtube kanalına koyduğumuz toplu sürüş içerisinde gerçekleştirilen en kibar haliyle abuk-subukluklar için yine KASK TAKMAK GEREKMEKTE.

 Her şeyi yine bir kenara atalım araçları vs. peyzajlar sulanırken yollar yıkanıyor mu yoksa abdest mi aldırıyorlar ? :D Anlam veremediğim başka durum. Islak yolda kaydınız ?

 KASK TAKMAK GEREKMEKTE

Dediğim gibi bazı istisnai gereken durumlar oluyor, cyclechic veya Ula gibi bir şehir vardır başka (Keşke olsa) o zaman kask takılması gerekmeyebilir.



 Benim görüşümü merak edenler varsa,

 Bisikletle dört defa ciddi şekilde düştüm, üçünde de kask vardı. Başım ciddi şekilde yere kask ile temas etti. Olmasa çatlak vs. olabilirdi. İkisi yoldan geçen, su taşıyan ve gelenek haline gelmis yola su döken dikkatsiz araçlardan. Birisi benim kendi aptallığım, diğeri de bir ailenin kendi çocuğuna dikkat etmemesi üzerine aniden bisiklet yoluna girmesi ile gerçekleşen kazalar. Baya süpermen gibi uçtuğumu biliyorum :D

 Mesela Süslü Kadınlar turu cyclechic için en büyük örnektir. Bunda takmamıştım. Bisikletli insan sayısı fazla olmasından ziyade yapılan etkinliğin amacında hız falan yok, sakin bir sürüş ve belirlenen rotalar. Benim tecrübeme göre kendim için kask takmam gerekiyor diyebilirim.

 Danimarka'da olsam yine takar mıyım? Yine takarım, kendim de aynı zamanda potansiyel olarak kaza riski oluşturma ihtimalim var. Bu sebeple dalgın olabilirim, birden vücudumun verdiği bir tepki-rahatsızlık sonucunda yere yığılıp, arkamdan gelenlere kaza riski oluşturabilirim. Belki orada doğup, büyümüş ve uzun yıllar kaza nedir? Görmeyen biri olmuş olsam da takmıyor olabilirdim.

 Bisiklet ve her konu kendi içerisinde dallara ayrılıyor. Konu fazla sapmasın diye yine bisiklet üzerinden gidiyorum. Mesela ben "Kasksız sürüş de olabilir" Diye bir konuşma vs. yaptığım zaman bunun yanlış anlaşılma ve geri dönüşü ağır olabilir. Bunu ben yarışçılara asla diyemem. MTB kullanan bir oluşuma diyemem veya downhill topluluğuna diyemem. Mavi renkli yazı bu işin cevabı gibi :)

Aslında olay sonuç odaklı "Bisiklet sürerken kask takılmalı mı?" Sorusundan ziyade bulunduğunuz çevrenin sizde nasıl bir izlenim oluşturduğuna bakmak, buna göre karar vermek.

 Yine benim okuduğum bir araştırma vardı. Uzun saçlı veya kaskından uzun saçı sarkanlara trafiktekiler daha çok dikkat ediyormuş.

 Yakın zamandan bir senaryo: İftara bir saat kala veya iş çıkışı saatinde ne kadar centilmenlik, saygı, kurallı davranış ... Ne bekleyebilirsiniz ?

 Bir de yanına ekleme olsun, yaya yolunda, yayaya öncelik tanıdığınızda size gerizekalı muamelesi yapanlar, kornaya abananlar ?

 Bunun veya bunların cevabını yorum kısmına, facebook, twitter veya youtube'dan da verebilirsiniz...


Bonu olarak Facebook takipçimiz sağolsun şehir ulaşımı hakkında ciddi işler yapan Mikael Anderson'ın TedX konuşmasını gönderdi. Olaya farklı bir açıdan bakmamı sağladı. Aslında bizde araç sahiplerinin ve Devlet'in değişebileceğine inansam (biraz inanıyorum) bu iş olacak gibi. Önce Devlet'in böyle radikal bir karar alması lazım, almak için de ülkedeki araba endüstrisine söz geçirmesi lazım. Düşünsenize Renault ve Fiat ve Ford Türkiye fabrikalarında üretimi azaltacak ?

 Umarız bisikletli günleri görürüz. Sizleri video ile başbaşa bırakıyorum







4 Temmuz 2016 Pazartesi

Hangi bisikleti almalıyım? Bölüm 2

Bisiklet almak: Esnaf

 Bisiklet alacak arkadaşlar için bisiklet seçimi videosunun ikinci bölümü ile devam ediyoruz. Bu bölümde satıcılar, esnaf ile başımıza gelenleri paylaştık. Sizin de buna benzer iyi-kötü tecrübeleriniz varsa ve paylaşırsanız, daha çok kişiye ulaşır.

İyi seyirler

İki tekerle kalın


Bisiklete IKEA dokunuşu: SLADDA


 Herkese merhabalar, bu haberi aslında daha önceden başka bir platform üzerinden yayınlamıştık ama oradaki haberlerin çoğu gidince biz de yine kaybolmasın diye tekrardan yazma kararı aldık. Bunlardan biri de IKEA Bisikleti :)

 Haberi ilk defa okuyanlar varsa yanlış duymadınız IKEA yine kendi demonta kutularda müşteriye sunduğu biçimde bisiklet sunuyor.
 SLADDA

  İsveç dilinde karda savrulma anlamına gelen bisiklet, fazlasıyla sade, pratik ve kolay kuruluyor. En azından kendim için söyleyebilirim belki bunu :) Tasarım kısmı ile başlayalım,

 IKEA'nın tasarım ortağı VERYDAY firması ile gerçekleştirmişler ve 2016 Red Dot Best of the Best ödülü almış. Şaşırmadım tabi. Ben olaya şuradan bakıyorum, bisiklet basit, basit bir şekilde hayatımıza giriyor. Bu basitlik iki teker ve pedal gücü değil mi? Peki bisikletleri kendimize bu kadar çeken şeyler neler?
 TASARIM

 IKEA ürünlerine baktığınızda basitlik üzerine kurulduğunu anlarsınız, aslında tasarımın içinde bu yatıyor. IKEA'da bunu biraz daha alımlı ve hale getirmiş. Tabi üzerindeki kullanılabilirliğin sade şekilde sunulması çok büyük bir artı. Hatta Bkz. Objectified

 ÖZELLİKLER

 Renk konusunda ihtimal olarak tek renk olacağı söylenmiş
 İki farklı teker ölçülü model 26 ve 28 inç \
 Kadrolar UNISEX
 Ayrıca satın alınabilen, kişiselleştirilebilir aksesuarlar
 Fiyat olarak yurtdışı tabanlı yazmak zorundayız, 831$ olarak belirlenmiş (Sonradan değişim gösterebilir)
 Arkaya ekstradan opsiyonel uyumlu romörk ise 240$ olarak belirlenmiş
 Güç aktarması kayış sistemi ile sağlanmış. Kafanızda soru işareti olmasın, kayış sistemleri fiber malzemeden üretiliyor ve çok dayanıklı. Hatta temizlik ve uzun süreli kullanım bakımından zinciri bile geçebilir (Tabi kullanım ve temizlik şartıyla) Kendileri 15,000 km garanti veriyor.
 Frenleme sistemi olarak kontra pedal ve önde fren kolu ile
 Vites konusunda ise bir yenilik var, bioshift denen özellikle belli bir kilometre sonrasında göbekten vites sistemi değiştirilmesi gerektiğini anlıyor ve buna göre tepki veriyor. Yanılmıyorsak bu sistem SRAM tarafından sunuluyor.
    



 Veryday tasarım direktörü Oskar Juhlin özellikle birkaç farklı aksesuar ile günlük kullanımda daha kolaylık sağlayacağından bahsetmiş. Sanırım arkaya takılan romörkün kişisel ihtiyaçları karşılaması vs.

 Doğaya duyarlı bir üretim sergilemek istediklerinden dolayı çevreci kimlikle üretilmiş.

Ağustos 2016 yılında çıkması bekleniyor. Zaten bir aydan kısa bir süre kaldı, tabii Ağustos'un kaçında çıkacak o belli değil.


 Kişisel yorum

 Üzerine yanlış bilmiyorsam opsiyonel olarak bir de ön sepeti var. Haliyle bu da IKEA politikası gereği ayrı bir para. Umarım yanılıyorumdur. Bunun dışında Türkiye'ye gelecek mi? Konusunda kendi kendinize sormuş olabilirsiniz. Bize ilk haberi yaptığımızda iki ay önceydi ve IKEA Türkiye'ye mesaj  attık, tabi kimse umursamadı. Belki bilmediklerinden dolayı da olabilir. Gerçi "Biz de bilmiyoruz" Deseler bile yeterdi :)) Bana kalırsa İngiltere-Hollanda-Stockholm ve ABD pilot Ülkeler ve buradan bir sene sonra veya hızlı geri dönüş alırlarsa bir seneden az sürede bize de gelir diye düşünüyorum.

 Fiyat konusunda dolar bazlı 831$ belirlenmiş olduğunu yazdım. 4 Temmuz 2016 tarihli kur çevirisinde 2,414 TL yapıyor. Arka romörkü de almak istediğinizi varsayalım (240$) 697 TL. Ortaya enteresan şeyler çıkıyor.
 Ayrı bir parantez daha açmak gerekirsek, insanları memnun etme kısmı. Bioshift ile kim ne kadar mutlu olur? Bunu gözünde çok über şeye dönüştüren olur mu? İşte orası tam muamma çünkü ölesiye sevip, ardından arkamızı döndüğümüzde insaları yerin dibine sokan bir topluluk da var. Zaten adamlar da tasarladıkları ve urban style biçimde üreteceklerine seviniyor.

 Bu işin genel satış politikasını düşününce de yine sistemin getirdiği enteresan şeyler olacak. Mesela dört veya beş sene sonra hala tek renk üretilen modelin ekstra ikinci rengi çık₺tığında o daha pahalı, orjinal rengi biraz daha ucuza satılabilir. Opsiyonel olarak genişletme seçenekleri artacak ve fiyatları da umarım uygun olur. Ön ve arka sinyal lambaları. IKEA Bisiklet zili ve dahası...

 A bir de içimde kalmasın. Bunu da yazayım, eve gidip, monte edemeyip IKEA'ya da kızanlar olacak tabi mobilyalarda olduğu gibi :)

 Sizin bu konuda düşünceleriniz varsa lütfen bizimle paylaşın, iki tekerle kalın :)

2 Temmuz 2016 Cumartesi

Tour de France 2016

2016'nın yine beklenen en babacan turlarından biri olaaaaan bu sene 103.'sü Le Tour de France 2016 başlıyor. Toplamda 21 gün sürecek yarış, dinlenme olarak da iki gün içeriyor ve üç tane komşu Ülke (İspanya - Andorra - İsviçre) içerisinden etap alıyor. Giro d Italia 2016'da bu sene gözlerimiz alışagelmiş isimleri aramıştı. Buradan şunu anlıyoruz hepsi Tour de France'a hazırlanmış ve özellikle bu turda tarih yazmak istiyor. Yani Chris Froome - Mark Cavendish - Peter Sagan ... gibi isimler bu turda yarışıyorlar.



Kendi görüşüm: Japonya'dan Yukiya Arashiro'nun performansını merak ediyorum.


Yarış ile bilgi vermeye ülkesine göre en fazla sporcu barındıranlardan sonrasında da etap detayları ile devam edeceğiz.

Fransa 38 sporcu ve ev sahibi olması ile birinci sırada. İkinci sırada İspanya 18 ardından Hollanda 15 ve Belçika 14  İtalya 13 Almanya 12 yarışçı ile fazla sporcu veren listenin başlarında yer alıyorlar.

 9 düzlük (Sprint), 1 tepelik, yine 9 dağlık (Tırmanış) ve 2 zamana karşı + 2 dinlenme günü. Ayrıca Tur'da 16 tane görülmemiş şehir ve etap olduğu belirtilmiş. Toplamda turu 3, 519 km ve her sporcunun yarışı 21 etap ile sakatlanmadan bitirdiğini hesap ederseniz, karbon salınımı olarak da ciddi faydası olduğunu görmüş oluyorsunuz. Toplam katılan sporcu sayısı 198.

Etap detayları,

Not: Al₺tı çizili etaplar (Geçilen şehirler) ilk defa Tur'un içerisinde yer alan bölgelerdir.

1. Etap     188km     (Düzlük)      Mont-Saint-Michel/Utah Beach Sainte-Marie-du-Mont
2. Etap     183km     (Düzlük)      Saint-Lo/ Cherbourg-en-Cotentin
3. Etap     223,5km  (Düzlük)      Granville/Angers
4. Etap     237,5km  (Düzlük)      Saumur/Limoges
5. Etap     216 km    (Dağ)           Limoges/Le Lioran
6. Etap     190.5km  (Düz)           Arpajon-sur-Cere/Montauban
7. Etap     162.5km  (Dağ)           L'Isle-Jourdain/Lac de Payolle
8. Etap     184km     (Dağ)           Pau/Bagneres-de-Luchon
9. Etap     184.5km  (Dağ)           Vielha Val d'Aran/Andorre Arcalis
Dinlenme günü
10. Etap   197km     (Tepe)          Escaldes-Engordany/Revel
11. Etap   162.5km  (Düzlük)      Crcassonne/Montpellier
12. Etap   184km     (Dağ)           Montpellier/Mont Ventoux (Bak bu kaçmaz)
13. Etap   37.5km    (ZK)            Bourg-Saint-Andeol/La Caverne du Pont-d'Arc
14. Etap   208.5km  (Düzlük)      Montelimar/Villars-les-Dombes Parc des Oiseaux
15. Etap   160km     (Dağlık)       Bourg-en-Bresse/Culoz
16. Etap   209km     (Düzlük)      Moirans-en-Montagne/Berne
Dinlenme günü
17. Etap   184.5km  (Dağ)           Berne/Finhaut-Emosson
18. Etap   17km       (ZK)            Sallanches/Megeve
19. Etap   146km     (Dağ)           Albertville/Saint-Gervais Mont Blanc
20. Etap   146.5km  (Dağ)           Megeve/Morzine-Avoriaz
21. Etap   113km     (Düzlük)      Chantilly/Paris Champs-Elysees

Not: Eğer twitter üzerinden takip edenler varsa. Normal hesap üzerinden her şeyi paylaşmaya çalışıyoruz. Yarışların yorumlanacağı ve bilgisinin verileceği SKV? Tour adlı veya başka bir isimli hesap açmayı düşünüyoruz. Yine orada da bisiklet vs. olacak ama daha çok turlarla ilgili analizler paylaşmayı düşünüyoruz. Aç₺₺tığımızda da bilgisini paylaşacağız.

Bonus olarak da turun kapsamlı, animasyonlu videosu. On numara olmuş,


1 Temmuz 2016 Cuma

Yeni seriler: IVLOG

 Geçen senedir bir şekilde yapmak istediğimiz ama hayata geçiremediğimiz VLOG muhabbeti bizde IVLOG formatında oldu. Bunu da ilerleyen zamanlarda açıklayacağız. VLOG'larda şu anlık ses ve görüntü iyi olmayabilir, bunun farkındayız ve en kısa zamanda yeni versiyonlarda düzelteceğiz. İzlemek isteyenler için aşağıya hazırladıklarımızı ekliyoruz.

 İyi seyirler

 İki tekerle kalın, hoşçakalın






Hangi bisikleti almalıyım ?

 Bisiklet almak: Soru sor-Karar ver

 Merhabalar herkese,

 İlk defa bisiklet almak isteyenler için ve doğru karar vermeleri için bir rehber hazırlamak istedik. Genelde en basit hatalar ufak yaştan itibaren başlıyor. Herkesin demesek bile çoğumuzun hayatından en temel bisiklet figürü olarak MTB kadrolu bir bisiklet geçmiştir. Bisiklet denince akla gelen figür MTB figürüdür.

 Ne yazık ki sonralarda da bu bir tercihten ziyade alışkanlığa dönüşüyor ve çocuk yaştan sonra alınan bisiklet yine MTB veya sizin ihtiyaçlarınızın tam tersi olan bir bisiklet oluyor. Bu yanlışların üzerine geçmek için kendinize sormanız bazı sorular var ve bunları da not almanız daha faydalı.

 Şimdilik birinci bölümle karşınızdayız, ilerleyen günlerde (belki kendim için bayram tatili olabilir) seri şeklinde devam edecek ve kendi tecrübelerimizi de aktaracağız. Videoyu diğer arkadaşlarınız ile de paylaşırsanız, onların da doğru bisikleti almasında çok büyük faydası olacaktır.

 İyi seyirler

 İki tekerle kalın, hoşçakalın


29 Haziran 2016 Çarşamba

2016 Bisiklet ve diğer etkinlikler

 2016 Yazı hala bitmemişken bisiklet ve doğa, kamp vs. ile ilgili etkinlikleri sıralayalım dedik. Hepsi farklı iller ve ilçelerde, size uyan birini bulup notunuzu geç kalmadan alın...

 Not: Etkinliklerin başlıkları ve detayları, soru sorabileceğiniz facebook linklerini de ekliyoruz. Programlara yeni etkinlikler gelebilir. Günlük, haftalık ve aylık olarak güncellenecektir. Buna göre sizin de kontrol etmenizi öneririz.


2-10 TEMMUZ  3.Geleneksel Erdek Ant Kamping Turu 

Facebook etkinlik linki;
https://www.facebook.com/events/722256694583320/
--------------------------------------------------------------------
16 TEMMUZ Malt Crit E3

Facebook etkinlik linki;
https://www.facebook.com/events/265128560509515/
--------------------------------------------------------------------
24 TEMMUZ 28. Samsung kıtalararası yüzme yarışı

Facebook etkinlik linki;
https://www.facebook.com/events/1113129245365467/
--------------------------------------------------------------------
27-30 TEMMUZ 2. Karadeniz Bisiklet Festivali

Facebook etkinlik linki;
https://www.facebook.com/events/1491021891190482/
--------------------------------------------------------------------
30 TEMMUZ 2016 Eğirdir Triatlonu (Sprint)

Facebook etkinlik linki;
https://www.facebook.com/events/1618755508346826/
--------------------------------------------------------------------
30 AĞUSTOS 3. Köprü Bisikletli Geçişi

NOT: Bu etlkinliğin resmiliği henüz belli değil. Yani polis veya farklı güvenlik birimi ile geçilip, geçilmeyeceği hakkında bir bilgi bulunmamaktadır.

Facebook etkinlik linki;
https://www.facebook.com/events/990243761060711/




Son durumda açıklama: Terör vs.

 28 Haziran 2016 akşamı Atatürk Havalimanı'nda silahlı çatışma ve bombalama yaşandı. Öncelikle ölen kişilere Allah'tan rahmet ve yakınlarına da sabır diliyoruz. Instagram ve twitter adresinden de yayınladığımız görseli paylaşmak istiyoruz.
Terörü lanetiyoruz
 Son durumda klasik açıklamalar ve durumlar oluşuyor. Bunlardan birisi de internet yavaşlaması, aslında önlem alınması gereken yer internet mi yoksa güvenlik sistemlerinin arttırılması veya yenilenmesi mi? Kafamda yine deli sorular oluşuyor. Hadi diyelim internette sorun yok, herkes birden abanınca böyle oldu diyorlarsa (Ben böyle bir açıklama duymadım) gerçekten komik çünkü Allah göstermesin doğal felaket yaşandığında cep telefonu operatörleri çöken bir yerde internetten bile bahsedemeyiz. 

 Bir diğer açıklama olarak da kendi çevremizden, 
 
 Kimi arkadaşım bir dakika, bir saat ile oradan canlı kurtulmuş. Bunun tam tersi olan da var. Bir dakika, bir saat geç bulunması sebebiyle hayatını kaybettiler. Üzgünüm, biraz dağıldım/dık. Tabi burada ve diğer illerde yaşananları hiçbir zaman unutmayacağız... 

 İşlerin video ile olan kısımlarına gelince,

 Elimizdeki videoları işliyoruz, youtube'a konulan engele rağmen belki bir videonun yükleme süresi iki saat sürüyorken, şimdi bir günde yükleniyor. Olsun ama yayınlama kısmını birazcık erteliyoruz. Ortam sakinleşsin...

 Videoların bir kısmı ilerki zamanlarda yayına girebilir, bir sıkıntı çıkmazsa. Bunun dışında tabi bizim de dinlenme hakkımız olduğunu düşünüyoruz. Şimdilik bizim tarafımızdan yaptığımız açıklama bu şekilde.

 Güzel günler görmek dileğiyle...

Hoşçakalın, iki tekerle kalın

27 Haziran 2016 Pazartesi

Sporda cinsiyet ayrımı - Bölüm 1

  Herkese merhabalar,

 Yazımızın konusunu gördüğünüz üzere Ülkemizdeki duruma göre genel spor branşları üzerine bir yazı olacak. Sadece bisiklet veya voleybol değil çünkü tek pencereden bakarsak, olayın objektifliği kalmayacak. Objektif yazının yanında on küsur senelik kendi gözlemimi de paylaşacağım.

 Bu yazıyı ne zamandır hazırlamak istiyordum ama bugün gördüğüm tweet yüzünden ve daha önceleri de etkinliklerine katıldığımdan dolayı sanırım yazma vakti gelmiş. Maddelere ayırır gibi yazacağım ve açıklamasını yapacağım belki daha anlaşılabilir olur.

 Öncelikle çıkış noktasındaki tweet "Yanılmıyorsam bu sene 5 veya 6.'sı düzenlenen ve kadınların oluşturduğu bir etkinlik" Açıklama olarak kadın turu olduğu ve erkeklerin bu etkinliğe "Kesin katılıyorum" Demesiymiş. 

 Süslü kadınlar bisiklet turunu İstanbul'da ilk kim organize ettiyse onu gerçekten kutluyorum çünkü daha önce böyle bir açıklama yapmayıp, erkekler de bizi trafikteki güvenli sürüş için yanımızda ve arkamızda eşlik edebilir diye güzel bir açıklama yapmıştı. Bazen tabi yolun durumuna göre sürüş içerisinde aralara da girildiği oldu ve benim kendi kulaklarımla duyduğum " Ya abiiii yaaaa bu kadın etkinliğiiiii erkekler de gelmiş, anlamadım" bir de bunu baya sitemkar olarak söylemişti.

Objektif yorum: Tur için ne belirtildiyse ve açıklama yapıldıysa, bunu suistimal edenler olduysa haklılar.

Kişisel yorum: Bu kadar büyütülmemesi ve insanların birbiriyle konuşarak iletişime geçebildiğini düşünürsek, aksi bir şeyde bu güzelde dile getirilmeli, söylenmeli. Söylenmiyorsa, bunu neden dile getiremediğinizi kendinize sorun.

 Şimdi Twitter'da 160 karakter kullanabiliyorsunuz ve bazı şeyleri tam olarak anlatamıyorsunuz. Ülkenin bulunduğu durum, birinci derecede yaşanmışlıklar (tecrübe) vs. sizi bu yorumu yazdırmaya itmiş olabilir ama bisiklet üzerinde insanların daha çok keyif aldığı ulaşım aracı vs. adına siz ne derseniz diyin, bunun üzerinden böyle şeyler yapmak gerçekten üzücü.
 Ben şimdi bu açıklamayı fesat birinin empatisini yaparak yorumluyorum;

 "Kadınlar turu varmış, ooo biz de katılalım. Belki bir şeyler yakalarız, düşürürüz"

 Böyle bir şey olmuşsa ve bu gibi duruma/durumlara benzer bir çekincelik varsa etkinlik veya web sitesinde güzel dille belirtilmeli. Televizyon, radyo, gazete, dergi, internet, internet reklamları, youtube videoları ... O kadar çok kanaldan insanların birbirleri içinde bölünmesi gerektiğini pompalayan çalışmalar var ki hepsini izleyince insanlar bırak cinsiyetçiliği, birbirinden nefret eder hale geldi. E tabi hergün çay ve kahvenizi alıp bu haberlerle yatıp, kalkıyorsanız normal. Tabi bunun yanında görmezden gelinmeyecek ciddi şeyler de var. Uygun dille tepkinizi gösterir, hayatınıza devam edersiniz.
  
 Bu arada bu yazıyı hazırlarken kendileri Sıkça Sorulan Sorular bölümünde şu madde var:

*Tura şık bir kıyafetle gelme ve ön planda olmamak kaydıyla erkekler de gelebilir. Ancak turun bir kadın etkinliği olduğu unutulmamalıdır.

 İki yoruma da bakıyorum ama sadece bakıyorum. Bir anlam veya başka bir şey çıkartmayı da düşünmüyorum.



 Zaten sosyal mecranın bir kullanım kılavuzu olmadığı için herkesin de tepkileri farklı oluyor.

İki teker, gidon, zincir,pedal... Ne ağzı var, ne de dili. Siz nereye isterseniz oraya götürüyor...

Ne siyasete bulaştırılsın
Ne de böyle garip işlere

İnanın daha aklı başındaki insanlar bu hareketlere anlam veremiyorlar. Bu yazının birinci bölümü, ikinci bölümde genel olarak aile yapısı, branşlara göre objektif ve kişisel yorumlar ve neden cinsiyet ayrımı olabiliyor, onu yazacağım.

İki tekerle kalın, hoşçakalın

24 Haziran 2016 Cuma

Kafası lambalı radyo : Radiohead - A Moon Shaped Pool

 Ne kadar enteresandır ki Radiohead de aradan beş sene sonra yeni albümünü çıkarttı "A Moon Shaped Pool"

 Kült parçalara imza atan abilerimiz yeni albümde ilk single ve klipleriyle baya dikkatleri üzerlerine çektiler. Parça "Burn the witch" adını taşıyor. Konusu ile ilgili bir sürü şey yazılmış, aslında başta ve sonda gözüken mavi kuş, twitter kuşu ve sosyal medyaya hafiften dokunduruyor denilmiş. Evet biraz o gözle bakınca bazı şeyleri anlayabiliyorsunuz. Klibin konusuna gelince "The Wickerman" adlı 1973 yılında çekilen bir filmin içeriği işlenmiş. Pagan kültürüne inanan bir ada halkı var ve başka yerde polis memuruna mektup yollarlar sonrasında kaybolan kızı aramak için adaya gelen polis memuru pagan kültürüne ait çok farklı şeyler görür ve olaylar daha da gizemleşir... 1973 tarihli olmasına bakmayın, orjinal bir çalışma olmuş.


 Tabii bir de İstanbul'da yaşanan şu olaylı mesele var. Ben de twitter'dan haberini yaptığım 17 Haziran Dünya konseri ve albüm lansmanı... Açıkçası direkten mi döndüm ? Bilemiyorum... (Ben de gidecektim ama son anda canım istemedi, gitmedim )17 Haziran'da Cihangir Velvet Records'da Öğle 12:00 - Gece 02:00 arası müzikleri çalınacağı duyurulmuştu resmi sitelerinde... Ertesi gün tartışma ve kavga çıktığını görünce baya üzüldüm... Bu da işin gariplikler kısmı.

 İkinci parçası Daydreaming ise Thom Yorke'un eşi ile evli kaldığı süreyi (23 kapı açarak) anlattığı iddia ediliyor. Güzel dokundurmalar bunlar.

 Albümde yine leziz baharat olarak yaylılar ön planda, biraz da tuşlular.

Benim önerdiğim parçalar,

Burn the Witch
Daydreaming
Decks Dark
Desert Island Disk
Ful Stop
The Numbers (Bunda nedense Oasis tadı geliyor)

Çok acılı ama dinlenesi bir Pepper : RHCP-The Getaway

Red Hot Chili Peppers dinleyeniniz var mı ya da birkaç parçasını sallamış olarak da eşlik edeniniz var mıydı ? Bilmiyorum ama bu adamlar yine güzel iş çıkartmışlar.

Belki şunları dinlemişliğiniz olmuştur,

Otherside
Californication
By the way
Can't Stop
Dani California ...

I'm with you albümü ile gitarist değişikliği yaşadıkları ve albüm için pek iyi bir izlenim edinememiştim ama her taze kan farklı işler yapmaya çalışıyor ve dinledikçe tadını öyle almaya başladım. Özellikle bas gitar daha fazla öndeydi. Yeni albümü görünce baya heyecanlandım, adamlar beş seneden beri albüm çıkartmamışlardı. Tabi kulaklarda leziz bir albüm bırakan bu tür gruplar için dört-beş sene normal olabiliyor. Rock ve türevleri özellikle kolay müzik değil malesef.

Albümün çıkışından önce grubun solisti Anthony Kiedis barsaklarından rahatsızlık geçirmiş. Hatta önceden olduğu ameliyatlar biraz sıkıntı çıkartmış ve kendileri de yeni albüm için turne tarihleri için belirsizlik olduğunu açıklamıştı. Albüm çıkmadan bir hafta önce de kendisi ile yapılan ropörtajı ve üzerine de şu meşhur car pool karaoke'de görünce "Tamam ya bunlar olmuş" Dedim.


17 Haziran 2016 tarihli The Getaway albümü çıkmadan önce kendi resmi kanallarında ilk single olarak Dark Necessities'ı çıkardılar. Albüm bu sefer daha çok groove türüne bürünmüş o da bas gitar kaynaklı tabi. Bir de taze kan diye bahsettiğim Josh Klinghoffer bu sefer hünerlerini gitarda konuşturmuş. A bir de alttan alttan tuşlular işin içine girmiş, bu da işin baharatı.

Kendi şahsi tavsiyeme göre özellikle dinlemeniz gereken parçalar,

The Getaway
Dark Necessities
We Turn Red 
The Longest Wave
Goodbye Angels 
Go Robot
Detroit
Encore
The Hunter

Bizden bu kadar. Goodbye Angels parçası ile başbaşa bırakıyoruz sizleri, iki tekerle kalın :)



#redhotchilipeppers #thegetaway

Bisiklet Ç : Bir Ankara macerası

Öncelikle bu hikayeye başlamadan önce sıcağın vermiş olduğu vıcık vıcık yapışkanlıktan ve halsizlikten arındığınızı düşünerek başlıyorum yazıma...

 Ankara macerası nereden çıktı ?

 Aslında Ankara'ya gelme gibi bir fikir, aklımın ucunda bile yoktu ama verilmesi gereken kararlar doğrultusunda gelindi.

 Olay aslında çok komiktir. İnşallah bir giriş yapabilirsem anlatacağım :D şimdi efendim yeni bir bisiklet alma fikri Mayıs sonunda beni dürttü ama nasıl kıvrandırıyor... Araştırmalar dahilinde karar verildi. Onu ara, bunu, şunu derken kendime ait kadro boyu bir yerde buldum ama onun da üzerindeki vites sistemi bana göre düşüktü ve sonrasında başka yerlere bakarken bir Ankaralı satıcı buldum. Konuştuk ettik falan derken iş ciddiydi zaten olay önce Salı günü ama yer bulamadığımdan (biraz da fiyattan) Çarşamba gününe sarktı. İyi kötü gidiyoruz da bu işin bir de sıcağı var değil mi?

 Facebook'dan ve Twitter'dan da sonrasında güzergah çıkarmıştım ama bu sıcaklar adamı mahvediyor yahu. Gölgede 35 dereceyi gördükten sonra fazla kalmamamın gerektiğini anladım. Sanki bir rapper bana diss atıyor gibiydi. Sanki AŞTİ'ye gelip, sevgiliden son bir öpücük alır gibi ayrıldım. Anlamsız geldi birden hayat....

La n'oluyor ?

Dönüş iyi kötü geldik evimize, kafayı sıyıran biri olarak böyle atraksiyon yapmış olmayı da hayatımın bir köşesine not düşüyorum :) kime anlatsam, belki siz bile deli diyeceksiniz ama sonuçta bu da benim maceram.


Bu maceranın anlatıldığı kısa bir VLOG olacak ama tam detaylı anlatımı ve sizin işinize yarayacak olan kısmını bisiklet üzerinde anlatmayı planlıyorum.

 Günlük yazmayı da özlemişim... İyi geldi

Kendinize iyi bakın, iki tekerle kalın

1 Haziran 2016 Çarşamba

PayPal Türkiye durumu

 Geçen gün yine tatsız haberlerden birine denk geldim. PayPal Türkiye ayağından çekiliyor, nedeni ile gösterilen durum ise BDDK'dan (Bankacılık düzenleme ve denetleme kurumu) lisans alamadığı yönünde. Tabi bir hizmet vs. lisansını alamıyorsanız bu işte bir şeyler olduğundan kıllanmak gerek. Anlatılanlara göre işin aslı PayPal Türkiye kısmında dönen para akışının kontrol edilememesi ve server'ların başka Ülkelerde olması.

PayPal Türkiye açıklaması


 Bu haber bizi niye ilgilendiriyor. Biliyorsunuz, bazılarımız ufak, büyük demeden bisiklet aksesuarlarının bazılarını internetten ve yurtdışı sitelerden gerçekleştiriyor. Güvenli ödeme yöntemlerinden biri olan PayPal ile tutar kadar ödeme yapıyorsunuz.

 ÖNEMLİ NOT: 6 HAZİRAN 2016'ya kadar PayPal hesaplarınızdaki parayı kredi kartınıza veya hesabınıza yüklemeniz gerekmekte, aksi taktirde paralarınıza ulaşamayacaksınız. 


 Kendi yorumum ise şeffaflaştırma adı altında parasal hareketlerin kontrol altında olması isteniyor. İleride ne olur ? Daha önceden klasik yapılan iş şu olur; Madem Türk insanı böyle bir sistemi kullanıyor, o zaman biz böyle bir sistem yapalım. Yapılsın da bakalım o zaman yurtdışından kaç tanesi bu sistemi tanıyacak ?

 Böyle garip işler :)

 İki tekerle kalın, hoşçakalın

5 Mayıs 2016 Perşembe

Giro d'Italia 2016 izlenim ve detaylar

 
 99. düzenlenecek olan Giro d’Italia 9-26 Mayıs tarihleri arasında Apeldoorn-Hollanda’dan başlayacak. İlk defa bu tür yarış yazılarını okuyan veya izleyecek olan varsa şaşırmasın. Bu turlar artık bisiklet sporundan ziyade Ülkelerin birbiri ile güçlendirdiği bağlar ve turizm potansiyeli ciddi olarak güçlendiriyor. Hatta şöyle söyleyebilirim ki yarışların gerçekleştirildiği zaman içerisinde devlet başkanları veya spor bakanları tur komitesi ile görüşüp, sir sonraki sene için kendi ülkelerinden etap gerçekleştirilme izni istiyorlar. Ne kadar önemli olduğunu siz anlayın artık.
 İlk üç etap Hollanda’da gerçekleştirilecek. Sırası ile 1-Apeldoorn (Zamana karşı) 2-Arnhem – Nijmegen 3-Nijmegen-Arnhem. Üçüncü günden sonra dinlenme ve orta zorlukta asıl etaplar kendini göstermeye başlayacak. Dokuzuncu etap sonrası yine bir günlük dinlenme mevcut. Hollanda’dan başka iki farklı Ülke etabı daha var; İsviçre ve Fransa. 18-19-20. Etaplar ve final 29 Mayıs cuma günü İtalya’nın Kuzeybatısı Torino’da son bulacak.
 Etapları kolaydan zor arazi şartlarına göre sayarsak,  


 5 adet düzlük (Sprinter - Atak) etabı


 2 adet tepe etabı


 8 adet orta zorlukta dağ etabı


 3 adet büyük zorlukta dağ (Tırmanış) etabı


 3 adet zamana karşı etap  
 Toplamda 21 gün Giro d’Italia diyeceğiz.
Etapların detaylarını merak edenler için,
6 Mayıs Apeldorn 9,8 km (Zamana karşı)

7 Mayıs Arnhem – Nijmegen 190 km (Düzlük)

8 Mayıs Nijmegen – Arnhem 189 km (Düzlük)

9 Mayıs DİNLENME

10 Mayıs Catanzaro – Praia a Mare 191 km (Orta seviye dağ)

11 Mayıs Praia a Mare – Benevento 233 km  (Tepe)

12 Mayıs Ponte – Roccaraso 165 km (Orta seviye dağ)

13 Mayıs Sulmona – Foligno 210 km (Tepe)

14 Mayıs Foligno – Arezzo 169 km (Orta seviye dağ)

15 Mayıs Radda in Chianti – Greve in Chianti 40.4 km (Zamana karşı)

16 Mayıs DİNLENME

17 Mayıs Campi Bisenzio – Sestola 216 km (Orta seviye dağ)

18 Mayıs Modena – Asolo 212 km (Orta seviye dağ)

19 Mayıs Noale – Bibione 168 km (Düzlük)

20 Mayıs Palmanova – Cividale del Friuli 161 km (Orta seviye dağ)

21 Mayıs Alpago (Farra) – Corvara (Alta Badia) 210 km (Tırmanış etabı)

22 Mayıs Castelrotto/Katelruth – Alpe di Siusi 10,8 km (Zamana karşı) *

23 Mayıs DİNLENME

24 Mayıs Bressanone/Brixen – Andalo 133 km (Orta seviye dağ)

25 Mayıs Molveno – Cassano d’Adda 196 km (Düzlük)

26 Mayıs Muggio (İsviçre) – Pinerolo 234 km (Orta seviye dağ)

27 Mayıs Pinerolo – Risoul (Fransa) 161 km (Tırmanış etabı)

28 Mayıs Guillestre (Fransa) – Sant’Anna di Vinadio 134 km (Tırmanış etabı)

29 Mayıs Cuneo – Torino 150 km (Düzlük) FINAL ETABI  


Yarış öncesi favori gösterilen sporcular ,
Vincenzo Nibali
Mikel Landa
Alejandro Valverde
Ilnur Zakarin
Rigoberto Uran
Rafal Majka
Tom Dumoulin
Domenico Pozzovivo
Jakob Fuglsang