Yazılarını ve yaptıklarını sevdiğim Bisikletizm'de "Bisiklet kaskı takmam zorunda mıyım?" Adlı yazıyı okuduktan sonra bazı açıklamalar yapmak zorunda hissettim kendimi.
Bir defa bu yazı karşıt görüş veya birilerine cevap verme değil. Yanlış anlaşılma olmasın. Sadece bulunduğumuz ortam, ne yapıyoruz? Nasıl oluyor? Gibi bir objektif değerlendirme.
İnternete baktığınız zaman bir sürü araştırma var ve makale mevcut. Şöyle yapılmış ve daha güvenli, böyle yapılmış şöyle sonuç alınmış gibi...
Bizim en büyük yanılgımız, dışarıya göre Türkiye'yi karşılaştırmak. Bu hayatımızın her yerinde var ve yüzdesel pay olarak da yüksek oranda psikolojik (Aile ve çevre temelli)
En basitlerinden bahsediyorum, belki kulağınza tanıdık gelebilir,
-Elin oğlu/kızı neler yapıyor, sen ne yapıyorsun?
-Elin oğlunun/kızının dersleri nasıl, sen nelerle uğraşıyorsun?
-Başka ülkelerde öyle, bizde niye böyle?
-Başka ülkeler gelişmiş/onlarda farklı bizde niye böyle?
Bu soruların zaten sonu yok biliyorsunuz. Ortak hata başta da belirttiğim üzere "Kıyaslama" Tabii ki kıyaslama olacak ama man₺tıklı bir kıyaslama. Mesela onlara da örnek verelim, bisikletten hatta.
-Yurtdışında ... bisiklet yolları çok iyi planlanmış, burada da ona göre bir çalışma olabilir.
-Yurtdışında otomobil ve yayalar çok saygılı birbirlerine, biz burada nasıl bir planlama yapabiliriz.
Bu soru öbekleri veya bu tarz düşünceler... Bakış açısı ile alakalı bir durum. İnsan hayatında ALIŞKANLIKLAR kolay kolay değişemez siz istemedikçe çünkü bu alışkanlık denen kavramı siz atıyorum 6 yaşından 10 yaşınıza kazandığınız ve yine yanlış olduğunu da 14 yaşında öğrendiğinizi varsayarsak, koskoca 8 senede bunu değişmesi bu yüzden zor. Ancak ya kırılma anı yaşayacaksınız ya da hayata bakış açınız çok realistik ve objektif görüşe açık olacak. Zor ama bunu değiştirmek mümkün, yeter ki siz isteyin.
Şimdi Hollanda - İtalya - İspanya - Sırbistan - Fransa ve diğer şu anda aklıma gelmeye ülkelerde bulundum. Aralarında en tepede Hollanda var. Bisikletle bugüne kadar ne şartlarla savaşmış olduğunu biliyorsunuzdur. Bisiklet yoluna girmeyi deneyin diye bir şey demiyorum çünkü kotü sözleri anında duyabilirsiniz :)
Benim hayatta belki de kendime göre tabi en büyük hatam erken yaşta Avrupa turu yapmış olmam. Bu bittikten sonra Türkiye'ye döndükten sonra ve ergenlik zamanlarının da ruh hali ile ben de bu kıyaslamayı yaptım. İnsan davranışlarını karşılaştırdım hep, saygıdan tut da trafiğine falan işte... Burada kendime de negatiflik kazandırıyordum tabii farketmemle değiştirmek ve istemem de kolay oldu.
Fazla mı uzattım bilmiyorum ama önce bilinmesi gereken bunlar. Şimdi olayın KASK tarafına gelelim,
Kask takılmalı mı ? Takılmamalı mı?
Objektif görüş: Bisiklet güvenlik ekipmanı ve sizi kazadan koruduğu için takılmalı
İstisna:
İstisna kısmı da bisiklet üzerinde yazılı olmayan ekoller mevcut. Bizde yeni yeni yaygınlaşan "Cyclechic" akımı. Cyclechic'i size en basit ve kısa şekilde şöyle anlatabilirim"
Bisikletin en sade şekli olarak genelde Fixed Gear bisikletlerle ve diğer bisikletlerle şehir hayatındaki profilinizi bozmadan bisiklete binmek. Aslında değişik bir şey yok bunda, 90'larda vitessiz bisiklete ve gündelik kıyafetler binmişseniz, siz de bunun bir parçası olmuşsunuz :)
Cyclechic akımında kasksız sürücüler daha fazla. Kask takanlar da mevcut, bu da Cyclechic'in içerisinde bir bisiklet-giyim modası oluşmasına yol açtı. Copenhag diyor ki: Kask takma zorunluluğu yok. Neden herkes birbirinin farkında ve bütün sürücüler birbirleri hakkında hakları biliyor, haliyle sorun yok denenecek kadar az.Yok dersem yalan olur.
Cyclechic (Kasksız) |
Cyclechic (Kasklı) |
Realistik görüş: İstisna dışında bilmemiz gerekenler şunlar, |
Yaşadığım ülkenin ulaşım kuralları ne derece birbirine entegreli ? (Yani birbirlerine saygı gösteriyorlar mı?)
Sürücüler birbirlerine karşı nasıl davranıyor ?
Belki ekstradan hangi taşıtlar ne kadar kazaya karışıyor?
Türkiye'de muhitine göre belki kasksız bisiklet sürülecek yer Muğla'nın Ula ilçesi olabilir. Belki kafanızdan Kadıköy - Caddebostan falan geçmiş olabilir. Neden derseniz 5600 nüfuslu Ula'da 5000'den fazla bisiklet var. Oranlama, saygı, bilinç... Hani elma sepetinin içerisine çürük elma attığınızda nasıl diğerleri de gidiyorsa, burada da çoğunluğun bisikletli oluşu kaza riskini azaltıyor. Yine tamamen yok diyemeyiz, ihtimal dahilinde biri çıkıp deli fişek gibi bisiklet kullanıp, kaza yaparsa bu söylediklerimizi çöpe atar.
Bisikleti İstanbul bazlı konuşursak, kask takmak lazım. Avrupa yakasındaki bir adam sahil yolunu seçiyor genellikle ve şu anda sahil yolları İSPARK otopark düzenlemesi, sahil düzenlemesi ile yeniden yapılandırılıyor. Kişi haliyle iki şeritli yolun en sağından gitmesi gerek, o da küçücük bir yer.
Kaza riski var mı? VAR
Ölüm riski var mı? VAR
Sakat kalma riski var mı? VAR
Bilirsiniz belki Zeytinburnu sahil yolunda otellerin olduğu virajda bir arkadaşımızı kaybettik. Bunları ve bizim Youtube kanalına koyduğumuz toplu sürüş içerisinde gerçekleştirilen en kibar haliyle abuk-subukluklar için yine KASK TAKMAK GEREKMEKTE.
Her şeyi yine bir kenara atalım araçları vs. peyzajlar sulanırken yollar yıkanıyor mu yoksa abdest mi aldırıyorlar ? :D Anlam veremediğim başka durum. Islak yolda kaydınız ?
KASK TAKMAK GEREKMEKTE
Dediğim gibi bazı istisnai gereken durumlar oluyor, cyclechic veya Ula gibi bir şehir vardır başka (Keşke olsa) o zaman kask takılması gerekmeyebilir.
Benim görüşümü merak edenler varsa,
Bisikletle dört defa ciddi şekilde düştüm, üçünde de kask vardı. Başım ciddi şekilde yere kask ile temas etti. Olmasa çatlak vs. olabilirdi. İkisi yoldan geçen, su taşıyan ve gelenek haline gelmis yola su döken dikkatsiz araçlardan. Birisi benim kendi aptallığım, diğeri de bir ailenin kendi çocuğuna dikkat etmemesi üzerine aniden bisiklet yoluna girmesi ile gerçekleşen kazalar. Baya süpermen gibi uçtuğumu biliyorum :D
Mesela Süslü Kadınlar turu cyclechic için en büyük örnektir. Bunda takmamıştım. Bisikletli insan sayısı fazla olmasından ziyade yapılan etkinliğin amacında hız falan yok, sakin bir sürüş ve belirlenen rotalar. Benim tecrübeme göre kendim için kask takmam gerekiyor diyebilirim.
Danimarka'da olsam yine takar mıyım? Yine takarım, kendim de aynı zamanda potansiyel olarak kaza riski oluşturma ihtimalim var. Bu sebeple dalgın olabilirim, birden vücudumun verdiği bir tepki-rahatsızlık sonucunda yere yığılıp, arkamdan gelenlere kaza riski oluşturabilirim. Belki orada doğup, büyümüş ve uzun yıllar kaza nedir? Görmeyen biri olmuş olsam da takmıyor olabilirdim.
Bisiklet ve her konu kendi içerisinde dallara ayrılıyor. Konu fazla sapmasın diye yine bisiklet üzerinden gidiyorum. Mesela ben "Kasksız sürüş de olabilir" Diye bir konuşma vs. yaptığım zaman bunun yanlış anlaşılma ve geri dönüşü ağır olabilir. Bunu ben yarışçılara asla diyemem. MTB kullanan bir oluşuma diyemem veya downhill topluluğuna diyemem. Mavi renkli yazı bu işin cevabı gibi :)
Aslında olay sonuç odaklı "Bisiklet sürerken kask takılmalı mı?" Sorusundan ziyade bulunduğunuz çevrenin sizde nasıl bir izlenim oluşturduğuna bakmak, buna göre karar vermek.
Yine benim okuduğum bir araştırma vardı. Uzun saçlı veya kaskından uzun saçı sarkanlara trafiktekiler daha çok dikkat ediyormuş.
Yakın zamandan bir senaryo: İftara bir saat kala veya iş çıkışı saatinde ne kadar centilmenlik, saygı, kurallı davranış ... Ne bekleyebilirsiniz ?
Bir de yanına ekleme olsun, yaya yolunda, yayaya öncelik tanıdığınızda size gerizekalı muamelesi yapanlar, kornaya abananlar ?
Bunun veya bunların cevabını yorum kısmına, facebook, twitter veya youtube'dan da verebilirsiniz...
Bonu olarak Facebook takipçimiz sağolsun şehir ulaşımı hakkında ciddi işler yapan Mikael Anderson'ın TedX konuşmasını gönderdi. Olaya farklı bir açıdan bakmamı sağladı. Aslında bizde araç sahiplerinin ve Devlet'in değişebileceğine inansam (biraz inanıyorum) bu iş olacak gibi. Önce Devlet'in böyle radikal bir karar alması lazım, almak için de ülkedeki araba endüstrisine söz geçirmesi lazım. Düşünsenize Renault ve Fiat ve Ford Türkiye fabrikalarında üretimi azaltacak ?
Umarız bisikletli günleri görürüz. Sizleri video ile başbaşa bırakıyorum
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder