Social Icons

twitterfacebookgoogle pluslinkedinrss feedemail

30 Ağustos 2013 Cuma

Bisiklet yolu mu ?

 Selamlaaaaar olsun bisikletçilere, doğa ile bir olanlara, çevrecilere ve blogculara :)

 Üç-dört gün Twitter aleminden uzak kaldım ama mobil olarak takip etme fırsatım oldu. Ne hikmetse eski bir alışkanlık var bende Pc olmazsa rahat olmuyor gibi oluyor :) Hala kolilerle boğuşuyorum. Milletin bana "Neden aldıklarının kutusunu atmıyorsun ?" Sorularında ikinci taşınmamda da zahmetsizce kutulayarak cevapladım :) zaten elaleme endeksli bir hayat yaşamıyorum, biraz da yapı meselesi efem.

 Şimdi onu bunu bırakalım ve bu sefer başka bir ilçede mantık sınırlarını zorlayan bisiklet yollarına bakalım.

 İlçe: Bakırköy 
 Semt: Ataköy

 Bakırköy Belediyesini bildim bileli diğer belediyelerden ayıran bir özelliği var, o da hizmet ve kalitesi. Yani semt zaten eski ve orada yaşayanlar biraz daha insancıl bu da bir parça kurtarıyor geriye de mantıklı kişilerin başa geçmesi gerekiyor ve her belediye başkanı öyle işler yapıyor ki bir sonraki onun üzerine bir şeyler ekleyebiliyor. Eskiden kaldırım sök, yenisini yap gibi böz boyamalar vardı. O konuda da Bakırköy Belediyesi'ni tek geçerim.

 Geçenlerde Ataköy'de işim vardı, kaldırımlara geçen seneden (2012) mavi şeritler çekilerek, bisiklet yolu yapıldı ama hani tamam buldun da bunuyorsun da diyebilirsin de akıl sınırları içinde bakılınca öyle olmuyor maalesef :) Bazı yerlerde direk ortada trafik işaret levhası direği çıkıyor, kimi yerlerde ağaçlar ... Hani maksat semt iyi, kaliteli bundan da mahrum kalmasınlar işi olmuş.

 Daha fazla ne yazılabilir diye düşünüyorum ama daha da kaliteli ya da biraz daha özverili çalışabilirmiş Bakırköy Belediyesi. Yorumları sizlere bırakıyorum. İstediğiniz şekilde düşüncelerinizi bizimle paylaşabilirsiniz.




İyi Pedallamalar

Seninki kaç vites ?

25 Ağustos 2013 Pazar

Kısa kısa filmler - 3

 Filmlerle ve eğlenceli atraksiyonlarla arayı soğutmayalım değil mi ?

Stoopid Tall

Los-Angeles'dan yetişmiş bir sinemacı olan Richie Trimble çok farklı bir işe girişmiş :) Stoopid Tall isimli bir bisiklet yapmış ama ne bisiklet. Herhalde bunu Ülkemiz'de sürsek sıkıştırmadan ziyade şeytan taşlama törenine ev sahipliği yapar. Richie T. Nisan 2013'de CicLAvia adlı açık bisiklet etkinliğinde bu bisikleti kullanmış. Bir bisikletçi olarak bu kadar yükseklik gerçekten muhteşem diye düşünüyorum :)

 Sele uzunluğu 4,41 metre
 Zincir uzunluğu 9,9 metre
 Tekerlekler 26"



A Bicycle Trip

2007 İtalyan yapımı animasyon olan kısa film, içerisinde değişik bir paradoksu anlatıyor.



Unstoppables

 Yapımı ve ilhamı durdurulamaz karakterlerden alınmış. Dökümanter bir türde hazırlanmış bu kısa film Londra Paralimpik 2012 Oyunlarından bazı sahneler içeriyor. Bakış açımızı biraz da genişlettiğimizde aslında kimsenin engellere takılmadığını çok net görüyoruz. Engeller kafamızda, hayatı kolaylaştıran da zorlaştıran da biz insanlarız.




İyi pedallamalar :)

Misal Genç Osman


 İnsanlar tepedekilere ulaşmak için önce saygı duymayı sonrada onlar gibi olmak için çalışmayı ve taklit etmeyi öğrendi. Tepedeki ya da ulaşılamaz olan onlar için yenilik ve bir örnek simgeydi.

 Ünlüleri ele alalım mı ? Kimimiz onların sahne etrafında milyonları hatta milyarları topladığına gıpta ile bakıyor kimileri ise özel hayatlarındaki güzel şeyleri benimsiyor. Kısaca Rol model ya da ufak yaştakiler için bir nevi kahramanı diyebiliriz. Günümüzde buna dikkat eden sayısı ne kadar fazladır bilemeyiz ama toplum bilinci oluşturmak için üzerlerinde bir misyon var. Farkındalar mı ? Siz söyleyin. Bu yazıyı yazmaktaki amaç hem insan içine çıkarken ne yaptığınıza dikket ediyor musunuz ? Sorusunu sormak hem de gazetedeki tezatlığı görmem.

 Belki onları sadece tv'de görüyoruz ya da konserler de. Kimimiz belki onlarla aynı muhitte oturuyor. Sonradan bu sevdiğiniz insanların yanlışlarını görünce işte başınıza kaynar sular dökülüyor. İnsanlığından tutun da davranışlarına kadar.

 Bir gazetenin pazar eki, ünlüler dışarıda geziyorlar. Daha çok gezsinler :) altlarına da motor almışlar ki şu trafikte en makul kararı almışlar ama bir şeyi unutmuşlar KASK. Kaskın ağırlık olarak pek de insanı etkileyecek ya da yanından ayırması gereken bir güvenlik ekipmanı olduğunu düşünmüyorum. Şahsen saçım başım bozulsa bile tekrar ikinci bir şansı elde edemeyeceğim için bana verilen, benim için üretilen bu güvenlik ekipmanına dört elle sarılmam gerek. Siz siz olun, etrafta size komik şeyler söyleseler, uzaylı gibi baksalar bile KASKınızı yanınızdan ayırmayın.

 KASK TAKIN


21 Ağustos 2013 Çarşamba

Hazırlıklar ve Olimpiyat

  Birazdan okuyacağınız yazı kişi veya kurumları hedef almamaktadır. Sadece bu zamana kadar başarısızlığın nedenini nerede aramadığımıza dair yol gösterici bir yazıdır. Akıllanmak için zamanımız var sadece biraz değişime ayak uydurmamız lazım. İyi niyet ve yarınlar için, günü birlik çözümler için değil ! 



 2020 için kollar ciddi bir şekilde sıvanmışken, hala bazı şeylerin değişmediğini ve kararsızlığın bizi nerelere götürdüğünü gördük. Sosyal medyada biraz dillenen bir konu vardı. Ülkemizin ve diğer iki Ülke Madrid-Tokyo'nun puanları aynı tablo içerisinde belirtilmişti. Bu bir şekilde bazı yerlerden uçurulmuş, buhar olup gitmiş :) Sene başlarında ben de komite ile beraber çalışmış bir abi ile muhabbet etmiştim. Onunla beraber sorunlara baktık hemen hemen aynı şeyler içeriyordu. 2012 için değişmeyen bazı şeyler 2020 için de değişmediyse, bu işte var bir şeyler dedik.

  Sohbetimiz de Avrupa Yakasında bir spor salonunda gerçekleşmişti.

 2012 için o zamanlar yine ufak olsam da sadece İstanbul-Ataköy'de kocaman bir tabela içinde 2012 -İstanbul yazısı herkese gövde gösterisi yapıyordu. Her geçtiğimde "Vay be alacağız sanki" Diyordum ama yaklaştıkça da hiç ses çıkmıyordu sağda solda. Sonra Londra açıklanınca hepten pembe gözlükleri taktığımı farketmiştim. Şunu çok iyi biliyordum,

 Olimpiyat komitesi haliyle spor yapılacak salon vs. yerlerin konaklama ve ulaşım durumunu ciddi bir şekilde inceliyor. Çünkü olaya iyi bakarsanız  İzleyici-Ulaşım-Sporcu-Konaklama dörtlüsünden başka bir şey yok. Haliyle bunlardan birinde aksama olsa Uluslararası bir organizasyon yara alacak.

 2020 İçin yaptığımız muhabbette de yine ulaşımdan ziyade konaklanacak yerler incelemeye alınmış. Olimpiyatlarda bireysel sporculara bakıldığında metre metre adamlar oluyor. Bunun yanında takım sporu yapanlar devamlı kabile halinde geziyorlar. Otellerin asansör kapasitelerine ve sayılarına bakmışlar, sonuç içler acısı. Asansöre bir basketbol takımı binmek istese maçtan sonra herhalde 3-4 iniş çıkıştan sonra anca bitecek işi. Tabi ben bunu spor salonlarına yakın yerlerden bahsediyorum yoksa İstanbul'da asansörü kapasiteyi karşılayacak yerler de var ama bu konu gerçekten fiyasko olmuş. Hazırlanan açıklamalar da büyük ansiklopedi kalınlığında cilt cilt olmuş. Tabi ne kadarı olumlu ne kadarı olumsuz orası da zaten verilen puanlara yansımış.

 Yol konusuna gelmek istiyorum. Planlamacılara akıl sır erdiyemiyorum açıkçası. Ülke olarak dar görüşlülüğümüze her yerden örnek verebiliriz. Üst geçitler bir gidiş-bir geliş olacak şekilde yapılıyor. Şimdilerde bazıları akıllandı işte. Sonrasına yollar keza aynı, zamanında devlet büyükleri geniş yapın dendiğinde ta o zamanlar her şeyi bilenler ileri görüşlüleri deli sanmışlar. Yani sorunumuz biraz ileriyi görememe ya da tembelliğe yatıp, sonra yaparız modeli. Bu tarihten beri bizim hep canımızı yakan bir durum olmuş. Hala daha dar kalıbı içinde iş yapılıyorsa orada da ciddi sıkıntılar var demek :/

 Trabzon'daki Olimpiyat Köyü için birileri bana hala orada çalışabilen takımlar var boş değil diyebilir mi ?
  
 Bir de ne zaman bir şeye ihtiyacımız olacaksa hemen ona başlama tavrına da sitem ediyorum. Mesela Ülke'de ciddi bir şekilde Basketbol Salonuna ihtiyaç var. Belki sadece tv'ler karşısında izlerken farkedemiyorsunuz ama iş sadece maçtan ibaret değil. Anadolu'da hatta İstanbul'da o kadar çok kulüp var ki salonlar artık yetmiyor. Sayısını söylesem belki inanmazsınız. Bunlar için kırılma noktasını beklememek lazım. Harekete geçmek lazım. Keza bisikletten dem vurmak gerekirsek, illa birilerinin ölmesi mi lazım bisiklet yolları için ?

 Ufku geniş insanların önünü kesmeyin, destekleyin. Destekledikçe daha çok gelişeceğiz. Eğer hala vizyon için, koltuk sevdası için yapılacaksa hiç yapılmasın daha iyi.

 Sözün özünde Olimpiyatları almak için tabi ki daha iyi şeyler yapalım ama bu yapılacak işler lütfen ilerisi için de bir getiri olsun insanımıza ve Ülkemize.


 


 Her hakkı saklıdır. Alıntı için kaynak göstermeniz yeterlidir. Aksi taktirde 3. Köprüden Moonwalk yaparak geçeceksiniz. Bizden söylemesi.


 

Biraz daha duyarlı olalım istedik

 Ajandamızda 18 Ağustos 2013 tarihinde bir buluşma gözüküyordu "Bisikletli ölümleri dursun" İstiyorduk. Akşamları, geceleri bile çıktığımızda arabalara pardon sürücülere kendimizi göstermek için elimizden geleni yapıyoruz ama işin içinde bir kurt var "İNSANLAR UMURSAMIYOR" veya "GÖRMEK İSTEMİYOR" Yollar boş olsa bile en apaçisi en magandası kendi egolarını hız ile birleştirince yolların sahibi olduklarını sanıyorlar. Bayramda ve öncesinde yaşanan ölümler...

 Sorunun altında yatan çok farklı nedenler var. İstanbul'dan örnek vermek gerekirsek, şehir insanı devamlı bir aceleciliğe sürüklüyor. İstanbul'da herkes devamlı koşuşturmaca, bir de bunun yanına bilinçsizlik eklenince olay çığrından çıkıyor.

 Avrupa Yakasından gelecekler farklı güzergahlarda birbirleriyle buluştuktan sonra karşıya geçme geldi sıra. Oradan da Kadıköy -Atatürk Heykeli oradan da istikamet Caddebostan Beltur ve Dragos yoluna kadar gidildi. Yurtdışında gördüğüm bisikletler ve bisikletliler kadar olmasa da gözümü doyuran bir kalabalık ama hayattaki en makul, en insancıl, en efendi kalabalıktı bu çünkü bu kalabalık bisiklet sevdalıların kalabalığıydı. Konuşmalar yapıldı, pedallar çevrildi ve biraz Caddebostan'da oturalım dedik. Çöktük, kimimiz düdükleri çaldı kimimiz de alkışlarıyla destek verdi. İnsanlara garip geliyordu bu yapılanlar. Beden dili okumak zor değil, bakışları anlamak zor değil. Hala daha neyin mücadelesi veriliyor bakışları var. Umrumuzda değil açıkçası. Bisiklet Ülkemiz sınırları içerisinde kullanılan bir taşıt ama bazı beyinler bunu kendi medeniyet çizgilerinden geçiremediğinden dolayı algılamakta zorluk çekiyor.



 Medeniyet çizgisi-sınırı biraz katı kurallara sahip. Gümrük kontrolü var, hani 75 Euro üstü vergiye tabi ya. İşte bu da onun gibi çalışıyor herhalde. Süzebildikleri sınırlı :) Sınırlı zeka ile sınırlı işler yapabilirsiniz. O yüzden algıladıkları da sınırlı.

 Biz uzaylıyız
 Biz dışarıdan yaşam getireniz
 Biz doğayı koruyanız
                                                       Biz acayibiz

                                                      
                                     Hayır biz sadece bisikletliyiz ;)

 Aralarda bir olay oldu onu da es geçmeyelim hani. Ben daha beteri olacak sanıyordum ama 69 AK 063 Plakalı insan evladı artistik patinajdan aldığı düşük puanı buradan çıkarmayı hedeflemiş. Yanlış iş yaptı bizlerin arasına daldı ve sonrasında birazcık ortamı gerdi. 

 Öküzü altın kafese koymuşlar "Ah beynim" demiş. Sözün özünde kanımca hazmedememe durumu var. Yani insanımız ne olursa olsun her şeye sahip oluyor ama kullanmasını bilmiyor. Tarih boyunca biz hazmedemedik. Bize hasta adam demelerinin sebebi bu. 

Hazımsızlık





16 Ağustos 2013 Cuma

Bu Demir Adam çok güçlü olmalı


 Twitter muhabbetleri arasında bu hafta @bisikletebin nikli arkadaşımız bize IRONMAN İsveç-Kalmar Triatlon'una katılacağını söyledi. Ülkemizde geçen haftalarda düzenlenen organizasyondan sonra gerçekten hoş bir haberdi.

 IRONMAN'i IRONMAN yapan nedir peki ?



 Bildiğiniz üzere triatlon üç farklı etaptan oluşuyor. Yüzme-Bisiklet-Koşu. Burada demir adam olmak için dayanıklılığın en üst seviyelerinde gezmek şart yoksa buhar olur gidersiniz :)








 Demir Adam dayanıklılığının etap uzunlukları da gerçekten insanı zorluyor.

3.8 Km yüzme             180 Km Bisiklet             42 Km Koşu

Yıpratan mesafelerle insanın depolarını da eriten bir organizasyon. En son izlediğim National Geographic'de yüzme ve bisikletten sonra vücutta kalan sodyumlar artık kıyafetlerinizin üzerinde güzel bir desen halini alıyor. Sıvı alımları ve mineralli içecekler havalarda uçuşuyor.


İsveç-Kalmar yarışı 17 Ağustos 2013 sabahı saat 07:00'de başlayacak. Akşam 6-7 gibi bitecek. Kendisine buradan başarılar ve demir değil de çelik gibi konsantrasyonu olmasını diliyoruz.

IRONMAN etaplarını canlı takip etmek için tıklayın bakalım.



15 Ağustos 2013 Perşembe

Farkedilebilmek

  Karanlık yavaş yavaş çökmeye başladığında en büyük sorun bizler ve trafiği paylaştığımızı düşündüğümüz arkadaşlarımızla başlıyor: Farkedilebilmek-Fark etmek.

  Trafikteki gözlemlerim çoğunlukla seyir halinde olan araçların artık safi bir şekilde gitmediği. Ya yanındaki kı kız arkadaşla oynaşmalar sonucu kontrolü kaybedip hafif-orta kazaların olması ya da telefonla konuşurken konsantrenin dağılıp sadece eller direksiyon ve ayaklar pedallarda rol yapan bir sürücü görseli olarak gözükmesi. Çünkü trafik kazalarında araçlar birbirlerine giriyor. İki aracın birbirine girmesinden sonra biz bisikletliler de bu tehlikeyi biraz taşıyoruz ki bayramda yaşanan acı olayları tekrar hatırlatmak isterim.

 Akşam ve gece sürüşlerinde çok farkedilebilmek için reflektörlü giysiler, etiketler vb. tercihlerin yanında ışıklandırmanın da iyi olması gerekmektedir. Ön farlar ve arka kırmızı stop lambanızın dışında değişik işler de yapılabilir. Bunun bir örneği de Project Aura.

Project Aura bir jant ışıklandırması. Buna benzer çok tasarım çıkıyor ve hepsi birbirinden güzel oluyor :) Aura'nın bir özelliği hıza göre renk değiştirmesi ve led ışıklara haliyle de keskin parlaklığa sahip olması. Dinamolar jant göbeğinde yer alıyor. Güç kontrolü de sele altına gizleniyor.

 Bisiklet işinde, genelde bu tarz işler pek hoş demeyeyim de daha kibar nasıl bir şey söyleyebiliriz ?
Heh, fazla jant kısımlarında görünebilirlik işine girilmez, bu yüzden hani bu işe ne kadar girişim ruhuyla bakarsınız orası da tartışılır :) Jonathan Ota ve Ethan Frier bu işe imzasını atan kişiler. Pennsylvania kanunlarına göre bisikletçi, ön kafa lambasını ve arka aydınlatmasıyla bisikleti sürmesi gerekmektedir. İkili de daha fazla görünebilirlik adına bu işe imza atmışlar.


13 Ağustos 2013 Salı

Harekete geçme zamanı






 Bayram turunda İnegol yolunda talihsiz bir kazaya kurban olan Tolga Beyenir'e çarpan sürücü kayıplara karışmıştı. Biz de doğru bilgiyi alana kadar birşey yazamadık açıkçası. Kimisi bulundu kimisi de hala aranıyor gibi haberler görüyorduk. Doğru haber dün geldi. Bugün de başka bir web sitesindeki DHA'nın videosunda sürücü görüntülendi.

 Kazadan sonra İnegöl'e bağlı Hamamlı Köyü'nde oturan Mustafa A. gözaltına alındı.

Habere gitmek için tıklayınız. 


Bununla birlikte tüm bünye olarak bisikletliler olarak gidişata dur dememiz gerekiyor. Koyun misali her şeye evet demek adetten olmaz. Bisiklet işinde BEN düşüncesi yerine BİZ düşüncesi var. Her ne kadar tek başına çıksanız bile. Ankara'da ol, istersen Dünya'nın bir ucunda ol, düşünceler amaçlar aynı.
 18 Ağustos 2013 Saat 16:00'da Caddebostan Beltur önünde buluşuyoruz. Tolga'dan sonra bir başka arkadaşımızın başına gelen kaza yerinde yani Dragos'a kadar pedal çeviriyoruz. Sonrasında bisiklet yoluna park eden araçları polise, mangal yapanları da İBB Beyaz Masa'ya bildiriyoruz ve polis gelene kadar bekleyeceğiz.

Tabi ki tepkilerimiz sadece bunlar için olmayacak her sorunu burada da dile getireceğiz.


 Katılım için facebook sayfasına gitmek istiyorsan tıklayınız 
 Twitter Critical Mass sayfası için tıklayınız







Change.org'da sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Herkesin desteği önemli. Gitmek için tıklayınız.
 



11 Ağustos 2013 Pazar

Duyarlıysan bize katıl

 DİKKAT DİKKAT ! Tüm bisiklet severler, kendini doğaya karşı sorumlu hissedenler ve araç sahipleri

 Bisiklet ilk icad edildiğinden itibaren bir misyon üstlenmişti "Ulaşım aracı" Kimileri bunu sadece belli bir amaca hizmet etmek için farklı anlamlar yükledi. Karne hediyesi (tabi burada çocuğu tanıştırmak için en iyi yol) ama bu kadarından ibaret kısmıyla yetinilmemeli ya da başka örnek vermek gerekirsek bazı isimsiz firmalar hakkını vermeyerek hala su borusu üretip bu hantal ve ağır araçları insanlardan nefret bile ettirtebiliyorlar...

 Sözün özüne gelelim. Şehir içerisindeki yolları gördüğünüz üzere artık bu araçları kaldırmıyorlar ve kapitalizm denen illetin oyuncağı konumunda. Araçlarla bir derdimiz yok, sadece biraz daha insani ve medeni bir hale bürünmüş insanlarla karşılaşmak istiyoruz. Trafikte bisiklet kullananlar her türlü tacize maruz kalıyorlar. Kornasından, sıkıştırılmasına, hatta temas ve silahla tehdidine kadar. Evet maalesef gerçek bu söylediklerimiz. Bu iki aracı da kullanan insan. Bizi en çok şaşırtan kısımı da burası. Peki neden hala bir inatlaşma var ?

 11 Ağustos 2013 İnegöl yakınlarında bisikletiyle turlayan bir kişi Tolga Beyenir. Aynı yoldan giden bir araç Tolga'ya çarparak ölümüne sebep oldu. Daha da kötüsü karakter zayıflığı göstererek kaçtı. İstediği yere gidebilir, kimse onun Tolga Beyenir'e çarptığını da bilmeyebilir ama içerlerde birileri o vicdanı rahat bırakmayacak.

 Biz, vefat olayları, trafikte yaşananlar ve diğer gözümüze çarpan kısımlar için bir manifesto hazırladık. Amaç belli, sorunları yüzeye çıkartmak. Biz de kendimize düşen görevi yerine getirmek istedik. Daha çok paylaşabilir ve gerçek Dünya'da da kendi aranızda yayabilirseniz başkalarına bizim de bir sesimiz olduğunu göstereceğiz. Emin olun sadece tek bir çatı altında kenetlenmemiz gerekecek.

  İyi pedallamalar
Seninki kaç vites grubu

Manifestoyu indirmek için TIKLAYIN

Ön izlemesi için üzerine tıklayın.

6 Ağustos 2013 Salı

O sadece bir kedi değil

 Bakın bakın bir kuş geçiyor. Hayır o bir bisiklet. Hayır hayır o bir kedi. Leeeeynnnn kör mü oldunuz ? O bir bisikletli kedi. Valla terliği anne siniriyle bumerang gibi atacağım :D

 Merhabalar pedalcılar. Nassınız ? İyisinizdir inşallah. Çoook önceden izlediğim bir video vardı, akşam akşam aklıma geldi. Zaten misyon ve konsept belli, dedik o zaman biz de ufaktan bahsedelim. Bizim sevgi yumağımızın adı MJ. Philadelphia eyaletinde çok tanınmış bir bisikletli olan kurye Rudi Saldia onu bir yaşındayken alıp bisiklet ile tanıştırmış. Tabi direk "Al bakem, bir de sen sür" Dememiş, almış omzuna. Çıkış o çıkış dostlar, bir daha inmek mi ? Şaka olmalı herhalde. Tam Amerikalı şivesi gibi yazdım, utanıyorum kendimden.


 Çok cıvımayalım. Yahu bu Mj var ya bu Mj fare gibi anasını satayım bisiklet severler. Yani kusura kalmayın böyle diyorum da adamın bir o omzunda bir diğer omzunda. Hayvan meraklı, araştırmacı gazeteciliğini konuşturuyor. Bir bu kediye bakıyorum, bir de benim evdeki muhabbet kuşuna. Yesin, içsin sonra da zart zurt çok afedersiniz. Pişt desem kaçacak delik arıyor, ota boka delikanlıyız biz afraları kesiyor. Tey Allaaaam, sinirlendim. Neyse...

 Biz bu kediyi pardon MJ'i çok sevdik. Keşke size amca diyebilseydim ama ama aman Allah'ım kör oldum. Ben izleyemiyorum, bari siz izleyin. Hoşçakalın, iyi pedallamalar efendim.

 Seninki kaç vites grubu ?








4 Ağustos 2013 Pazar

Hak vermek, kime göre ?

 Dünya üzerinde maalesef en hassas konulardan birisidir şu hak meselesi. Hani belli bir ölçütü olmadığından biz insanlar elimizden geldiğince adaletli olmaya çalışıyoruz.

 Koşun dostlaaaar, yetişiiin biraz da amaniiiiiiin

 Tokat manyağı yapılası bir kişilik ile tanıştıracağım sizi :D Emma Way. Şaka şaka biz öyle şeyler yapar mıyız ? Saçları en kötü üç numaraya vurdururuz :P şaka bir yana 2013 Mayıs Ayı içerisinde İngiltere - Norfolk bölgesinde yaşayan Emma Way adlı kızımız Toby Hockley adındaki bisikletliye çarptı ama bu göz ardı edilecek bir şey değil elbette. Olayın kontrolsüzce pişirilmiş ve köpüğü taşmış Türk Kahvesi gibi olmasında ise yine kontrolsüzce kullanılan sosyal medya ağı yatıyor. Olayı Toby Abi şöyle anlatıyor;

 “Kazadan mucizevi bir şekilde kurtuldum. Bisikletimle ilerlerken bir anda araba köşeden fırlayarak önümdeki bisikletliden kaçmaya çalıştı. Ancak bu sefer benim olduğum şerite geldi ve bana çok sert bir şekilde çarptı. Yol kenarındaki çalılara doğru fırladım. Geri döndüğümde araba çoktan gitmişti”

 Bir de bunun üzerine eleman kız arkadaşını endişelendirmemek için polise falan şikayet etmiyor. 21 yaşındaki Emma “Bisiklete binen birine çarptım. Bunu yapmaya hakkım var çünkü yol vergisi bile ödemiyor” mesajını twitter üzerinden paylaşınca işte bu mesaj polise kadar gidiyor. Hiç olmazsa Toby bir sürü evrakla uğraşmaktan kurtulmuş. Keşke bizim Ülke'deki araç terörüne sebebiyet verenlerde kendini böyle yakalatsa :D gerçi yakalanırlar mı ? Orasıda tartışılır.

 Hanımefendi sonradan BBC Kanalında yaptığının büyük bir hata olduğunu da dile getiriyor. 





 Bizim söyleyeceklerimiz ise bazen insanların ne yaptıkları gerçekten çok anlamsız oluyor. Yani artık günümüzde siz de biliyorsunuz, suçlu=güçlü hatta eşittir haklı olarak görüyor kendini. Yani insanlığın özünde yaptığını kabullenememe ancak düşünmeden hareket etmenin bir sonucudur diye düşünüyorum.

 Size ne düşünüyorsunuz ? Bizimle bir şeyler paylaşmak ister misiniz ? Hadi bakalım sarılın klavyelere





 İyi pedallamalar
Sizinki kac vites ? Grubu

3 Ağustos 2013 Cumartesi

Lastik değiştirelim (Michelin Dynamic Classic)

 Taze hazırladığımız videolar arasına lastik değişimi ekleyelim dedik. Burada biz yol bisikleti lastiği değiştirdik ama mtb'si olan veya şehir bisikleti olanlar içinde aynı. Bizim kullandığımız bisikletin bir de iç lastiği var. Tubeless (iç lastiksiz) lastiklerde böyle kıvranma durumları olmayacaktır.

 Bizden size iyi bir tavsiye bisiklet almadan önce bu işte biraz pratiklik kazanmak için, bisikletçiye veya bisikleti olan abi, abla, arkadaş bilumum sosyal çevredekilerle pratik yapmak. Hatta bisikleti aldığınızda bir-iki defa söküp takmayı deneyin sonradan bu işi ne kadar çabuk kavrayacağınızı anlayacaksınız. Çünkü en çok başa gelenlerden birisi lastik patlaması gerçi biz patlak bir lastik değiştirmedik ama ömrü dolan bir lastiğe böyle bir müdahalede bulunuyorsunuz.

Dikkat etmeniz gerekenler;

* Söktüğünüz (mandal ve yayları) gözle görebileceğiniz yere koymak veya bırakmak. Karanlıkta oluyorsa bu iş en kötü cebinize veya kapalı bir şeyin içerisine koyun.

* Lastiği değiştirmeden önce iç lastiğin havasını boşaltın.

* Videoda da söylediğimiz gibi, dış lastiğin kenarını janttan ayırırken çok dikkat edin. İç lastiği kesmeyin.

* Arka lastiği değiştiriyorsanız, kaçıncı vitesteyken söktüğünüzü de aklınızın bir yerine not ederseniz sizin için iyi olur diye düşünüyoruz.

Bilmeniz gerekenler;

 Lastik  kenarlarında bar ve psi değerleri yazılır. Burada minimum ve maksimum yazıları yerine bazıları sadece başa bir rakam - sona bir rakam koyarak basınçları belirtir. İlk rakam her zaman minimum basınç verilmesi gereken, son rakam ise maksimum basınç verilmesi gereken rakamdır. Kimi pompalarda sadece bar veya psi var bazılarında iki birim de var. Burada kafa karışıklığı olmasın. Mesela bizim taktığımız lastik en fazla 8 Bar basabilirsin diyor bunun Psi değeri 116'ya tekabül ediyor. Çeviri işlemlerini bilmek gerek biraz burada.

1 bar = 14.50326 psi.  Yani kabaca hani okulda "Hocam Pi'yi üç alsak?" sorusunu burada barın psi çevirisini yapmamız gerektiğinde ise fazla küsürat almanıza gerek yok. Ben 8 barın kaç psi olduğunu hesaplamak istiyorum. 8 Bar x 14,5 psi (5'ten sonrasını almadım) = 116 Psi çıktı.

1 psi = 0.06895 bar. 

Umarız size faydalı bir yazı olmuştur. Başka eksiklerimiz veya düzeltmek istedikleriniz varsa bize buradan veya youtube kanalımıza üye olarak katkıda bulunabilirsiniz. İyi pedallamalar.