Social Icons

twitterfacebookgoogle pluslinkedinrss feedemail

28 Şubat 2014 Cuma

Tarihte ilk defa III

Nasılsınıııııııız bakalım ? İyi misiniz ? Bisiklet tarihinde bu sefer yine değişik imzalar atmış olaylara göz gezdiriyoruz :D tabii ki mizahi bir pencereden.





 Tarihte ilk defa Critical Mass (1975) düzenlendi ve olayın ciddiyetini fazla almış olan kalabalık, kibarlıktan neredeyse bisiklet bile süremeyecekti. Daha sonraları aralarına katılan fırlamalar ve yırtık bireyler oluşumu istenilen kıvamda tutturmayı başardı. Fotoğrafta ilk buluşmayı görüyorsunuz. Sanki düğüne gidiyorlar :D








 Tarihte ilk defa (Bilinmiyor) Bayan Picanto adlı emekli bir teyzemiz emekli maaşını çekmek için bisikletle en yakın ATM'ye gitmek istedi. İstedi ama geri döndüğünü bir daha gören kimse olmadı. Fotoğrafta Bayan Picanto'yu artistik hareket yaparken görüyorsunuz. Nam-ı diğer tek teker Picanto.








Yine eskilerden fakat gündem yine aynı. Evdeki şiddetli geçimsizlik yüzünden ortak noktada buluşmak isteyen Bayan Clara evi bisikletle terk edip, kayıplara karıştı. Onu daha sonra gören hiç kimse olmadı. Görse bile görmemezlikten gelenlerin de sayısı bir hayli fazlaydı.

 Fotoğrafta evi terk etmeden önceki halini görüyorsunuz.







Tarihte ilk defa (1976) Cadılar Bayramını bisiklet üzerinde kutlamak isteyen bir genç daha ilk şeker ya da şaka denemesinde yere yapıştı. Maskedeki görüş açısı ve sıcaklık nedeniyle zor duruma düşen bu genç akabinde ebesini değişik perspektiflerde görmeye başladı.

 Fotoğrafta Bayram Pozunu görmektesiniz.









Bu seferlik bu kadar bizden :) İlerleyen zamanlarda yine devam edeceğiz, bizden ve iki tekerden ayrılmayın. 

Kendinize çok iyi bakın



İyi pedallamalar



Seninki kaç vites ?

24 Şubat 2014 Pazartesi

Anahtarlara elveda





Ev kapısı anahtarı, sokak kapısı anahtarı, posta kutusu anahtarı, bisiklet kilidi anahtarı ... Böyle uzun uzadıya sürer gider bu anahtarlar. Sanırsınız kendiniz anahtarcı oldunuz. Bir tanesinden bile kurtulsanız rahat edersiniz aslında :) Mesh Motion Inc. adlı firma bu işe bir son vermek istemiş ve kendilerini atmışlar kickstarter macerasının içerisine.


Bitlock 

Karşınızda anahtar gerektirmeyen bir bisiklet kilidi. Bu kadar basit mi peki ? Kullanışı basit ve hünerleri sadece bisikleti kilitlemek değil tabi. Marifetlerine gelelim hemen,

* Iphone IOS sistemi ve Android sistemlerle çalışan yani akıllı telefonlar içerisinde yer alan işletim sistemine ihtiyaç duyan bir yazılıma sahip.

Arkadaşlarınla paylaş
* Kendi listenizi oluşturabileceğiniz bir menüye sahip. İşte burası gerçekten kilit bir özellik. Örnek vermek gerekirsek, bugün bisikletimle bir kafeye gittim ve sonrasında kilitleyip başka işlerimi halletmeye çıktım. Bu esnada başka arkadaşımın bir bisiklet ihtiyacı var ve benim bisikletim ise onun haritasında en yakın yerde gözüküyor. Sadece basit bir işlemle kilidi açıp, onun kullanmasına izin veriyorsunuz. Bu kadar basit :)

* Bisikletinin nerede olduğunu gps ile öğrenebilirsin ve arkadaşlarınla paylaşabilirsin.

* Bitlock'u yanında taşıdığın sürece, ne kadar CO2 salınımını kurtardığını günlük,aylık ve senelik olarak hesaplayabiliyor.

* Çok güçlü ve U şeklinde şekillenmiş bir çelikten imal edilmiştir. Testere ve keski ile parçalanmıyor. Bununla birlikte her türlü hava durumuna karşı suya dayanıklı olarak imal edilmiş.

* 5 Sene pil ömrüne sahip.



Bağışlarla istenilen rakama ulaşılmış. Şimdiden 119$'lık fiyatı ile sipariş verebiliyorsunuz.

 Resmi sayfasına gitmek için tıklayınız

Fikir edinmek için aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz.

22 Şubat 2014 Cumartesi

Sahip olduklarımız

 Bu yazıyı yazarken önce fotoğrafı gördüğümde şok olmuştum ama sonra azimli insanların neler yapabilecekleri aklıma geldi. Hayata en fazla tutunan ve direnen insanlar aslında ...

Mike Trimble 27 yaşında Ukrayna'da doğmuş ve unutulmaz bir felaket olan Çernobil felaketinden  zarar görenlerden birisi ve daha sonrasında yetimhanede büyümüş. İki kolu gelişmeden doğmuş. ABD'li bir çift tarafından 9 yaşındayken kendi himayelerine alınıyor ve Pittsburgh'da büyümeye başlıyor. İlk bisikletle tanışması 2000 yılında olan Trimble gelecek senelerde iki tekere aşık olmuş. Jimnastik öğretmeni gidon yerine kütük ile vücuduna bir destek bağlantısı yapmış. 18 ay boyunca sürecek olan aşk böylece başlamış olmuş.

 İlerleyen yıllar içerisinde eğitimini de Duquesne Üniversitesi'nin siyaset bilimi bölümünde tamamladı. Yıllar sonra Pittsburgh'a döndüğünde iki teker aşkı yeniden kendisini vurdu. Kendisi için yeniden bisiklet arayışına girdi ve en sonunda Michael Brown adında bisiklet tasarımcısı ile yolları kesişti.

 Trimble ilerleyen günlerde Brown'a ölçü vermek için gittiğinde işler biraz daha farklıydı. Kollar olmadığı için vücut ağırlığı iyi dengelenmeli, kilo ölçümü ve buna paralel bisikletinin tamamen kendisine has bir model olması gerekiyordu. Brown bunlara çözüm bulmak için iki ay uğraştı. Brown bu süreç içerisinde orjinal gidonu kaldırır ve sadece özel fabrikasyon yapımı sol gidonu olan ve yukarıya doğru uzanan (sol omuzundaki çıkıntı için) özel bir aparat geliştirir.

                                                                             Sıra test etmeye geldiğinde Trimble'a bisiklet farklı geliyordu. Bacakları sürerken dışarı açılıyor ve dengede sorun oluyordu ama test süresi uzadıkça Trimble için aslında en iyi olanı buydu, artık dengeli bir şekilde sürebiliyordu. Trimble şimdilerde motivasyonel konuşmacı ya da siyaset içerisinde olmak istiyor.

Trimble rüyalarını gerçekleştirdiği için Brown' a çok minnettar. Bisikleti tasarlatmadan önce kafasında çok soru işaretleri oluşmuş, özellikle de fiyat konusunda. 125 dolar olduğunu duyduğunda pek şaşırtıcı gelmemiş kendisine.

 Michael Brown kendisi için bisiklet işini şöyle tanımlıyor,

İnsanları bisiklete bindirmeyi ve her şekilde kendi ihtiyaçları için modifiye edilebilir olduğunu göstermek istiyorum. Bu pazarda, bu yolda gitme nedenim budur.

Not: Yazı çeviri olup, fotoğraflar da alıntıdır. 



İki tekerle kalın, hayata sarılın ve kendinize çok iyi bakın

Seninki kaç vites?

İyi pedallamalar

21 Şubat 2014 Cuma

Bisiklet parkı iştahı


 Tasarım demişken ve etrafa bakınırken bir de ne görelim ? İnsanı büyüleyen bir bisiklet parkı. Hem tasarım adına, hem de verimlilik adına yapılmış bir çalışma örneği.

 Güneş ışığının az geldiği ve dar bir alanda hele hele Norveç gibi bir yerde bisikletler için nasıl bir park yeri tasarlarsınız ? Bunun cevabını Mad Arkitekter (Yaşanabilir şehir konsepti bir firma) vermiş. Peloton* tarzı konumlandırılmaları ve aralık verilmesi ile çok sayıda bisikleti buradaki yerlere bağlamak mümkün. İnsanın bisikleti olmasa bile bir şeyler bağlamak istiyor açıkçası bu bisikletlere. Mad bunun için şunları söylüyor, paslanmaz çelik bisiklet yapıları güvenli bir park yeri sağlamak ve ilginç bir görsel, mekansal izlenim yaratmak istedim. Bisiklet farlarının önemli bir faktörü vardı hem bu bölge için aydınlatma hem de peloton için bir öyküye bürünmesi gerekliydi.

 Ufak bir ayrıntı var burada. Bisikletlerin ön tarafları fiyortlara doğru  bakıyor. Aydınlatma işi için yapımcı bulmak zor olmuş ama değmiş açıkçası.

Paslanmaz çelik raflar

Peloton taklidi


 Ön farlar fiyort yönünü vurguluyor






















*Peleton:  Yol bisikleti yarışlarında önde giden ana topluluk grubuna verilen isim.


 Böyle bir başlık seçmemdeki sebep ise bisikletli olmayan birinin bile bu tasarımları gördüğünde illa bir bisiklet sahibi olmak ve en kısa zamanda bu bisikletlere kilitlemeyi istemesinden dolayı uygun buldum.

Hoşçakalın ve iki tekerle kalın ;)

İyi pedallamalar

Seninki kaç vites ?











http://www.designboom.com/design/the-mad-peleton/

4 Şubat 2014 Salı

Bisiklet sürerken bakış açısı

 Soğuk, renksiz, enerjisiz bu havalarda arayı fazla açmayalım diyoruz ve yeni yazımızla herkese kocamaaaan merhabaları yolluyoruz. Şu anda bu yazıyı yazarken sabah saat 08:24 arkamdan baktığımda evet Güneş Işınlarını görebiliyorum :) gerçi Cüce Şubat ve Mart kapıdan baktırır deyimlerinin haklılıklarını getiren aylar olduğundan en rahat rahat Nisan gibi güzel havaları göreceğiz. Neyse fazla uzatmayalım lafı ve ne anlatıyoruz? Ona bakalım.

 Sürme, yürüme veya en basitinden insan olarak, bir etkileşime gireceğimiz zaman en çok kullandığımız etkileşim metodlarından birisi görmektir. Bu sonradan bizlere farklı dallarda bakış açısı, detay gibi özellikler kazandırmaktadır. Sağda-solda aforizma gibi yayılan bakmak ile görmek arasındaki çizgiyi de bilmek gerekiyor. Hele ki bisikletle uğraşıyorsanız. Bu yazıyı hazırlarken özellikle Ülke, sonrasında İl şartlarını düşünerek blog sayfasına almak istedim.


 Periferik görüş
Bisiklet kullanırken tek yöne bakmak, başka yönden gelen tehlikeleri görmemenize neden olur. Aynısı motosiklet ve araç kullanırken de oluyor. Zaten diğerlerinin nasıl kullandığını anlıyorsunuz (bkz. playstation'da araba ehliyeti almak) Kazaların en büyük nedenlerinden biri ise görmedim mazereti. Bu yüzden gözlerle devamlı izlediğiniz yoldan biraz daha sol ve sağa bakacak şekilde açıları değiştirmek. O zaman bisikleti sürdüğünüzde önünüzdeki tabloda daha çok detayı fark edeceksiniz. En basitinden size periferik bakışı tarif etmeye çalıştım. Yani sadece düz bir hata bakmak yerine dış eksende olan biteni görmek.

 İnsanın görüş açısı 180 derece ama binokular görüş denilen iki gözün görüş alanlarının çakışmasıyla ortaya 120 derecelik bir mesafe çıkıyor. Kendi kendinize bazen tek bir noktaya bakarak diğer bölgelerde hareket halinde olan nesne-kişileri test ettiğiniz olmuştur. İşte bu da periferik görüş egzersizlerinden en basitleri.



Bu solda gördüğünüz yine başka bir test. En sade şeklini buraya koydum. Bunun bir de arka plan ve noktaları büyütebileceğiniz ayarlı olanları da var.



 Burada amaç sadece ortadaki yanıp-sönen yeşil nokta konsantre olmak ve diğer noktaları da görmek. Arada kayboluyor değil mi ? Gözümüzde bir kör nokta mevcut olduğundan, beynimiz onları tamamlamaya çalışıyor. Sistem mükemmel işliyor değil mi ?





  Görüş açılarında olup biteni kaybetmemek için türlü çalışmalar bunlar. Bunun yanında iki tekere çıkacak insanlara sinirli, halsiz, konsantre kaybı oldukları zaman tavsiye edilmiyor sürmeleri. Yani bu bir anlamda bizim kendimizi korumamız. Görüşü kaybedersek olan en direk bize oluyor. Tabi bu esnada vücudunuzun reaksiyonları da önemli. Mesela sahil yolundan giderken önüme fırlayan bir çocuğu farketmem, freni biraz daha geç sıksam sanırım altımda kalacaktı :/

28/04/2014 tarihli Güncelleme: Başka bir senaryo yazalım periferik görüş ile ilgili. Her gün gittiğiniz yolda ilerliyorsunuz, malum Ülke koşulları her an birileri bir yerden fırlayabilir hatta yanınızdakiler bile sizi bir anlığına unutabilir. Her ihtimali hesaplayarak ve olacak şekilde görmek ve düşünmek zorundasınız. Trafik ışıklarına beş metre kalmış yanımdaki araç son hızda ve ışık dibinde bekleyen öğrenciler karşıya geçmek için sabırsızlanıyor, bir yandan da yolun diğer tarafına ne de olsa kırmızı yanacak diye kendini atmış bir teyze. Tüm bunların hepsi müthiş konsantrasyon ve tahmin gerektiriyor.

 Yukarıdaki testin farklı ayarları olanı mevcut demiştim. Onu sizlere sunayım,
http://michaelbach.de/ot/mot-mib/index.html

Yazımıza ve sizlere burada veda ederken, belki bununla ilgili aklınıza bir şeyler gelmiş olabilir. Yazıya eklemek istediğiniz bilgiler olabilir. Buradan veya diğer kanallar üzerinden bizlere erişebilirsiniz.

Kazasız, dikkatli sürüşler herkese.

İyi pedallamalar

Seninki kaç vites?

3 Şubat 2014 Pazartesi

Istanbul Session's dedik. İyi ettik iyi.


Uzun zamandır dinlemekte olduğum ve yakın takipte bulunduğum bir grup Istanbul Session's. İlk defa Amerika'ya uğurladığım arkadaşımla Babylon kapısında dinledik. Dinlemeden önce de "Caz ne kadar değişik olabilir?" Diyordum kendime. Hani deneysel albümlerde de dinliyorum ya da devamlı kendi türünde devam edip, başka işlere soyunan gruplar da dinledim ama bu proje öyle değil. Nasıl yahu ?  Dediğinizi duyar gibiyim, sizi en kısa zamanda dinlemeye veya albümlerini almaya davet ediyorum :)

7 Aralık 2013 Bir konser daha gelmiş. Saatler 23:30'u gösterdiğinde Istanbul Session's bizleri ısıdırmaya hazırdı. Her zamanki gibi enerjik ve canlıydı parçalar. Bu arada ikinci albümleri "Nigkt Rider" parçalarını biraz daha değiştirmişler, iyi de olmuş. İlk albümleri çıkmadan önce bol bol konserlere gittik, eğlendik ve albümü aldıktan sonra en çok şaşırtan şey ise bu parçaların yeniden düzenlenip daha da kıvamlı hale gelmesi. Keza ikinci albümde de bu oldu.

 Konser sonrası herkesi yakalamaya çalıştım kuliste :) İlhan Erşahin direk Nublu'ya (programı çok yoğun. Hatta konserden önceki gün Yunanistan'da konseri vardı) geçti, hatta oradan devam ederiz dedi ama benim ertesi günü iş olduğundan gidemedim. Allah'tan Alp Abi'yi yakaladık, ardından İzzet Kızıl ve Turgut Alp Bekoğlu. Zaten şeker gibi insanlar, her sanatçı gibi seyirciden olumlu reaksiyon aldıklarında hoşlarına gidiyor. Alp Abi ve Turgut Abi'den de Nublu teklifi aldım ama gelemem dedim :)





 Bu arada Alp Ersönmez'de İzmirli. Bunu üstüne basarak yazıyorum buraya. İzmir ve müzik işi ile uğraşıyorsanız daha bir keyifli oluyor gibi geliyor bana.




KV - Peki ya trafik hakkında ne diyorsun ?

AE - Söylenecek hiçbir şey yok. Daha ne söylenebilir ki ?

ve devam ediyor,

Biliyor musun İzmir'de bisikletim var. Gittiğimde hala sürerim. İki-Üç saat bindiğim oluyor.

KV - :)

KV - Peki ya bu sene turne ? Yeni albüm çalışmaları başladı mı ?

AE - Bu sene turne gözükmüyor. Yeni albüm için de biliyorsun, sahnede önce pişiriyoruz sonra da stüdyoda kayıt yapıyoruz.

 sonra birkaç albüm imzalatma ve sahneye son bakışımda dopdolu olan mekan dakikalar sonra bomboştu. Artık bir dahaki sefere de Babylon'dan Nublu'ya :)

 Babylon'a bisiklet girer mi?

Siz söyleyin bakalım :)
Hoşçakalııııııın



Not: Bu yazı aslında etkinlikten iki-üç gün sonra yayına girecekti. Ufak bir kaza sonrası tüm video ve yazı işlerinde aksaklıklar oldu. Bu yüzden şimdi yayına giriyor. Affınıza sığınıyoruz :)