İlk bölüm,
İkinci bölüm,
Bisiklet üzerinde yaşanan gerçekleri bizlerle paylaşan bir arkadaşımızın hazırlamış olduğu bir yazı. Üçüncü ve son bölümle sizlerle...
Yolda sürücülerin yol verdiği çok oldu. Kadın oluşumun
bunda etkisi var mıdır, bilemiyorum ama tabi ki kask takmamın çok büyük etkisi
var. Kask takmaya başladığımda sürücülerin tavrı çok net olarak değişti.
Araçtar yol vermeye, kornaya asılmamaya en azından daha sabırlı olmaya ve
insanlar da sohbet kurmaya başladılar. Hiç tanımadığım insanlarla bisiklet
üzerinden çok güzel sohbetler kurdum. Her sabah bisiklet sürdüğüm sahil yolunda
karşılaştığım bisikletçilerle her sabah selamlaşmaya başladım. İsimlerimizi
dahi bilmiyoruz ama her sabah istikrarlı bir şekilde selamlaşıyoruz. Sabahları
bisiklet sürdüğüm arkadaşıma bisiklet sevgisini aşılamayı başardım. Bu ilk
başarım. Rastlaştığımız bir anne-kız vardı. Bir gün annesi bize, kızının
kaskını ayarlayamadığını, yardımcı olup olamayacağımızı sordu. Elbette
sevinerek küçük kardeşimizin kaskını ayarladık, biraz da sohbet ettikten sonra
vedalaşıp ayrıldık. Böyle olaylar insana gerçekten mutluluk veriyor. Sabahın
köründe, gözümden uyku akarken hiç tanımadığım bir bisikletçinin “Günaydın!”
demesiyle ayıldığım çok olmuştur. Keşke bisikletçiler arasındaki bu birliktelik
hızla çoğalsa...
Bunlar
bir yana, sokakta kadın bisikletçilere rastlamak çok zor oluyor. Sabahları
bisiklet grubun içinde iki kadından fazlasına denk gelmedim. Yalnız sürenler
ise çok daha az. Genelde bir-iki erkek arkadaşıyla süren kadınlara rastlıyorum.
Özgüvenimiz neden bu kadar düşük? Laf duymaktan ya da sıkıştırılmaktan mı
korkuyoruz? Bu yazıyı okuyan ve bisiklet sürmekten çekinen kadınlara söylemek
istediğim bir şey var. “Erkek işi” olarak görülen bisiklet sürmek, eğer biz de
sürmezsek, hiçbir zaman, bir kadın sürdüğünde normal karşılanmayacak. Ben
bisiklet sürmeye ilk başladığımda çevremdeki insanlar çok yadırgamıştı, hele benim
bisikleti yıkadığımı, zincir yağları içinde bakımını yaptığımı görenler
şaşkınlıklarını gizleyemiyordu. Ama şimdi bana bakışları değişti, artık onların
gözünde çirkin bir iş yapan bir kız değil, bir bisikletçiyim. Artık bisikletimi
yıkarken komşularım “Kolay gelsin” diyip geçiyorlar. Bakış açılarını
değiştirmek bizim elimizde. Biz, “kadınlar yapamaz” denilen bir işi yapmaya
başlamazsak o iş hiçbir zaman “Bizim” olmaz. Ben bisiklet sürerek sadece
bisiklet sürmüş olmuyorum, ben bisiklet sürerek toplumun kadına karşı bakış
açısını da değiştiriyorum. Asla çekinmeyin, asla “El âlem ne der?” demeyin.
Çıkın ve sürün. Bakışların zamanla nasıl değiştiğini siz de göreceksiniz.'
Sözün
özü, araçlarla birlikte bisiklet sürmek çok zor. Bazen kazalar kaçınılmaz
oluyor, bazen sırf kadın olduğunuz için aşağılanıyor, “Sen ne anlarsın!”
tepkisine maruz kalıyorsunuz ama bana kalırsa bisiklet sürmek kadın için de
erkek için de eşit zorlukta. Sadece kadın olunca insanların o delici
bakışlarına ve yakınlarınızın tepkilerine alışmak gerekliyor. Belli bir süre
sonra bakışları umursamamaya başlıyorsunuz. Çevrenizdeki kadınlar, “Bana da
öğret şu bisikleti” ya da arkadaşlarınız “Bir gün de birlikte sürelim.” demeye
başlıyor. Bu his tarif edilemez. Gelin bir gün de birlikte sürelim!