Social Icons

twitterfacebookgoogle pluslinkedinrss feedemail

5 Ekim 2013 Cumartesi

Betona gömülmüşüz

 Ülke 80'lerde sıkıştığı kafesin içerisinde ve aradığı kimliği yeni yeni bulmaya çalışırken 90'lar üzerinde de etkisi oldu. Bunu neden anlatıyorum ikisini de görmüş bir beden, etraftaki değişimi gördükçe daha bir miğdesi bulanıyor da ondan.

  90'larda çoğu fabrika artık şehir içlerinden çekilmeye başlamıştı, kimisi iflas kimisi de artık yerlerinin yetersiz olmasından dolayı. Gözlerimden o zaman eksik olmayan bir renk vardı "Yeşil" hatta o kadar çok seviyordum ki montumu bile yeşil almış, ilkokulda çevre kolu olmuştum. Çocukluk düşünceleri, basit ve art niyetsiz...

 Büyüdük, değişim hayatın olmazsa olmazı. Değişim içerisinde nereye gittiğiniz de önemli, yukarısı ya da aşağısı. Bir düzen aldı etrafımızı, kapitalist ve gözü aç devamlı daha çok katılaşan yapılar. Soğuklar ve çirkinler, hele hele kimileri sadece ego düzeni içerisinde diğerlerini hiçe sayanlar (Beleş Tepedeki uzun gökdelen)  Son on senedir İstanbul bana çok ama çok soğuk geliyor. İnsanlar konusunu açmıyorum çünkü kendini yetiştirmek ve diğer vs. unsurlar var, konu çok geniş.

 2010 senesinde inşaat sektörünün patlayacağı konuşuluyordu, hatta benim de katıldığım bir toplantıda kendi kendime "80 sonrası emlakçılar yapacaklarını yaptı zaten" Dedim, bu şehire daha ne kadar konut lazım ki?" Yanlış düşünmüşüm, bünyeleri aç olan bir güruh, yeşile alerjisi de var. Etraf o kadar yapay ve soğuk ki grinin çeşit çeşit tonlarını görebilmek mümkün. Her yer şantiye. Beton, demir ve vinç üçlülerini görmekten gına geldi.

 Trafik ayrı bir dert zaten, yakınmaya gerek yok. Onları kullanan boynuzluları da eklediğiniz de tam bir curcuna. İşin komik tarafı otomobil kullanıcıları da birbirlerine dayılanıyor. Saygı yok anlayacağınız :)

  Herkesin içerisindeki "Ben" şişmiş. İnsan bulmak zor ya :) evet maalesef. Bizi ayakta tutan en pozitif işlerden birisi bisiklet. Bazılarına komik ve basit geliyor ama gerçek burada. Zaten sallamıyoruz :) Başlar bu kadar sıkışıklığa nasıl karışmıyor ? Onu da anlamak mümkün değil :) Herkes kaymağını yiyor ya değil mi ? Ülkeye en çok farklı sayıda araba giren Ülke bizim sanırım :/

Her şey suni oldu, nereye çıksam araba dolu ve karbondioksit içinde yüzüyoruz. Sınırlama getirirler mi? Orası da muamma :) Yeni siteler yapılıyor ama çimen ve iki ağaç kondurup sizi kandırıyorlar. Sanki dışarıdan farklı bir hayat yaşıyormuşsunuz gibi.




















Aslında biz aynı fanusun içinde farklı bölümlerdeyiz :)





Bu şehir kendi içinde boğulmuş
Ağlayanı yok
Her gelen bıçağını saplamış
Renkleri kaybolmuş, kimliğini kaybetmiş
Hep bir değişim içinde
Her kafadadan farklı bir biçimde
Biz seni hep kartpostallardaki gibi hatırlayacağız

Seninki kaç vites?

Herkese iyi pedallamalar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder